Hanımefendi, sakıncası yoksa önünüzdeki beyefendinin... koltuğunu geri çekebilmesi için dizlerinizi biraz çeker misiniz? | Open Subtitles | سيدتي عل تمانعين في أن تخفضي ركبك حتى يستطيع هذا السيد في المقعد الأمامي أن يرجع مقعده للخلف ؟ |
Asistanımın münasebetsiz koltuğunda oturmasını isterim eğer bu kadar çok sevmiyor olsaydı. | Open Subtitles | كنت لأجعل مساعدي لا يبارح مقعده الخبيث، لو أنه لا يعشق ذلك |
Ve Müttefikler'deki yeri sarsılırsa, onun koltuğuna ben aday gösterilirim. | Open Subtitles | إذا مقامه ضمن التحالف قوّض، أنا سأكون مرشّحا لورث مقعده. |
Onu bu kadar sinirli görmemiştim. Sonra birdenbire koltuğundan yukarı doğru çekildi sanki görünmez bir el onu tutmuş gibi. | Open Subtitles | لم أره من قبل بهذا الغضب و على حين غرةٍ سُحب من مقعده بواسطة يد خفية أو شيء ما |
Kendisi pek iyi durumda değil ama kısa süre sonra yerini alacaktır. | Open Subtitles | اٍنه عاجز قليلا و لكنه سيكون فوق مقعده فى الوقت الحاضر |
Ofis sandalyesine osuruk yastığı koymaya ne dersiniz? | Open Subtitles | ماذا لو وضعنا كيسا من الغازات يصدر أصواتا على مقعده في المكتب؟ |
Çok nazik biriydi, öyle ki bara gidip birisinin onun sandalyesini kapmasını umardı. | Open Subtitles | هو كان نوع من الرجل الذي يدخل حانة متأملاً أن شخص ما يسرق مقعده. |
Lütfen eğer herkes yerinde ve sakin kalırsa, sorunla daha iyi ilgilenebiliriz... | Open Subtitles | اذا كل شخص جلس في مقعده والتزم الهدوء سيكون علينا حل المشكله |
O komitedeki koltuğu için ne bütçesi varsa öğrenilsin. | Open Subtitles | مهما كانت الميزانية التي حصل عليها مقابل مقعده في اللجنة |
Araba koltuğunu alacağım. İşte. | Open Subtitles | حضّرتُ الطعام في علبة الغداء هناك وسأذهب لأحضر مقعده الخاص بالسيارة |
Pekâlâ, koltuğunu ve eşyalarını kontrol ettik ve silah izine rastlamadık. | Open Subtitles | حسناً، تفقدنا مقعده و حقائبه المحمولة، و لا يوجد إشارة عن مسدس |
Huzur içinde yatsın İhtiyar Wilson'ın diğer odada büyük konforlu koltuğunda uyuması. | Open Subtitles | يرحمه الله وهو ينام على مقعده الكبير المريح في تلك الغرفة |
Hem de akşamlarını zampara Simon Elder'ın Alman malı aşk makinesinin arka koltuğunda geçirdiğini ona söyledikten sonra. | Open Subtitles | بعد أن أخبره الان كيف تقضين لياليك مندفعه بداخل سياره انيقه مع سايمون ايدر في مقعده الخلفي آله الحب الالمانيه |
Ve oğlumu araba koltuğuna oturttuk, kemerini bağladık ve sessizce camiye doğru yol aldık. | TED | ووضعنا ابننا في مقعده بالسيارة، ربطنا حزام أمانه وقدنا بصمت و بتوتر إلى المسجد. |
Sanırım ona karşı çıkmandan etkilendi ve koltuğuna kedi sidiği dökmenden. | Open Subtitles | لستُ أدري أظنّهُ قد أعجبَ بوقوفكَ في وجهه وحملكَ لهرّةٍ أن تتبوّل على مقعده |
Yılın beklentisi, onun koltuğundan atılıyor olması olacak... | Open Subtitles | إنه يقفز من مقعده من أجل .. فرصة السنة ستكون |
Onu koltuğundan kaldırmaya çalışmalı ve diğer yolculardan uzaklaştırmalıyız. | Open Subtitles | أن نحاول إخراجه من مقعده وبعيداً عن المسافرين الآخرين |
Ve bu zaman süresince 5 kez yerini değiştirdiği ve her seferinde bayanların yanına oturduğu tespit edilmiştir. | Open Subtitles | فى خلال هذا الوقت لوحظ أنه قد بدل مقعده أكثر من خمس مرات و كان دائماً يختار مقعده بجانب امرأة |
Doktorun tekerlekli sandalyesine yerleştirdiği zille. | Open Subtitles | بهذا الجرس الذي ركبه الطبيب إلى مقعده المتحرك. |
Müzik durduğunda sandalyesini kaparız. | Open Subtitles | ونحن نغوص في مقعده حينما تتوقف الموسيقى. |
- Bütün yolcular yerinde. - Yolcu listesi hatalı. | Open Subtitles | كل راكب في مقعده قائمة الركاب غير دقيقة |
Bir koltuğu kurtarmanın bu da bir yolu tabi ki. | Open Subtitles | إنها طريقة مُناسبة لإزاحة أحد من مقعده. |
Papa beklenmedik bir şekilde yerinden ayrılırsa veya polis oditoryuma girerse, yine ateş edecek. | Open Subtitles | سوف يطلق النار أيضا حتى لو غادر البابا مقعده على غير المتوقع أو لو وصل البوليس إلى قاعة المسرح |
Araba koltuğunun altında bir demir saklar, o mafya adamlarından... korkmuyormuş gibi yapmaya uğraşırdı. | Open Subtitles | يحتفظ بمفتاح حديدي تحت مقعده و يبذل قصارى جهده كي لا يبدو خائفا امام عملائه |