Benim geldiğim yerde, barında çok komik.. bir tabela asılı olan küçük bir kafe vardı. | Open Subtitles | هناك مقهى في بلدتي عليه لافته ظريفة فوق البار |
Yol üstünde bir kafe var. İstersen bir kahve içeriz, sen de ısınırsın. | Open Subtitles | ثمّة مقهى في الطريق، سنطلب قهوة وسيتنسى لك أن تدفأ. |
NID merkezinin dışında bir kafe var. | Open Subtitles | هناك مقهى في الخارج خارج منطقة التحصين |
En son burada bir kafede buldum kendimi. | Open Subtitles | حتى انتهى بي المطاف في مقهى في هذه المدينة |
Ve Roma'daki bir kafede karşılaştık. | Open Subtitles | وبعدها التقينا ببعضنا صدفة في مقهى في روما. |
Caddenin aşağısında bir kafeye satış yaptık. | Open Subtitles | لقد أنهينا لتونا الصفقة في مقهى في آخر الشارع |
Ekran yavaşça açılır. İç mekân. bir kafe. | Open Subtitles | يتلاشى, المشهد, مقهى, في الليل. |
Mount Royal'de organik sandviçler yapan bir kafe var. | Open Subtitles | "يوجد مقهى في "رويال مونت لديه ساندوتشات لذيذه.. |
83. Sokaktaki parkın karşısında bir kafe var. | Open Subtitles | يوجد مقهى في شارع 83 بعد المتنزّه. |
bir kafe açıp, onu unutmaya çalıştım. | Open Subtitles | بعد ذلك فتحت مقهى في محاولة لنسيانها. |
Caddenin aşağısında bir kafe var. | Open Subtitles | هناك مقهى في نهاية الشارع |
Old Town'da bir kafe. | Open Subtitles | إلى مقهى في بلدة قديمة |
Köşede bir kafe var. | Open Subtitles | هناك مقهى في الزاوية |
Evinin oradaki bir kafede buluşmak için sözleştik. | Open Subtitles | لذا إتفقنا على اللقاء في مقهى في شارع منزله. |
Güvenlik kameraları onu Montrose'daki bir kafede görüntülemiş. | Open Subtitles | الكاميرا إلتقطته عند مقهى في مونتروز |
Bir öğleden sonra Pondicherry'de bir kafede kaybımın yasını tutuyordum ki yan masamda oturan yaşlı bir adam benimle sohbet etmeye başladı. | Open Subtitles | كنت أجلس في مقهى في بوندشيري ...في ظهيرة أحد الأيام أنعى خسارتي عندما بدأ العجوز على الطاولة ...المجاورة في محادثتي |
Kendisine "Tom Keen" adını veren kişiyle ilk defa 9 Temmuz 2010'da, Georgetown'daki bir kafede karşılaştım. | Open Subtitles | قابلت المدعو (توم كين) أول مرة في التاسع من يوليو/تموز 2010 في مقهى في "جورج تاون" |
Laura'nın annesi Peggy Waipahu bir kafede garsondu Harrison u70'li yıllarda sürekli oraya giderdi. | Open Subtitles | كانت (بيغي) والدة (لورا) نادلة في مقهى في (وايباهو) تردد (هاريسون) إلى ذلك المكان في السابق في السبعينيات |
Evet, Bayan Belyakov'u şu marketteki bir kafeye kadar takip ettik. | Open Subtitles | (نعم ، لقد تتبعنا الآنسة (بلياكوف إلى مقهى في هذا المقهى |
Evet, Bayan Belyakov'u şu marketteki bir kafeye kadar takip ettik. | Open Subtitles | (نعم ، لقد تتبعنا الآنسة (بلياكوف إلى مقهى في هذا المقهى |