| Bayan McKay ne istiyorsa verin. Ben oraya varana kadar oyalayın. | Open Subtitles | أعطى الأنسة مكاى أى شىء تريد لكن أبقيها عندك حتى أحضر |
| McKay'ye hokey hakkında gerçek erkek oyunu değildir dediğimden bahsetme. | Open Subtitles | لا تخبرى مكاى عما قلته أن الهوكى ليست رياضة الرجال |
| Eğer Doktor McKay bizi kurtarabilirse, onu diğer tarafta tedavi edebiliriz. | Open Subtitles | لو توصل د. مكاى إلى نتيجة فيمكننا علاجه على الجانب الآخر |
| Kendi bakış açılarına göre, Doktor McKay çok cömert davranıyorlar. | Open Subtitles | من وجهة نظرهم يا د. مكاى إنهم يبدون كرما زائدا |
| - İyi akşamlar. - İyi akşamlar. Bayan McKay yemekte mi? | Open Subtitles | مساء الخير مساء الخير ، هل الأنسة مكاى تتناول العشاء |
| Telefon rehberinde McBride adında birini arıyorken gözüme "T McKay" ilişti. | Open Subtitles | بحثت فى دفتر التليفون عن اسم ماكبرايد حتى وصلت إلى اسم مكاى |
| Kendi kendime "Acaba bu eski dostum Terry McKay olabilir mi?" dedim. | Open Subtitles | وقلت لنفسى لعلها تكون تيرى مكاى صديقتى القديمة |
| Ve sonra yine kendi kendime "Bayan McKay'e karşı pek iyi olduğum söylenemez." | Open Subtitles | وعرفت أننى لم أكن لطيفاً بما يكفى لدى الأنسة مكاى |
| Bu günlerde kendi kendime çok konuşur oldum dedim ki "Bayan McKay gibi eski bir dosta bunu yapmak hiç hoş değildi." | Open Subtitles | وقلت : ليست هذه هى الطريقة المناسبة لمعاملة صديقة قديمة مثل الأنسة مكاى |
| Ben olsam buralarda o şapkayı uzun süre takmazdım, Bay McKay. | Open Subtitles | أنا لا أَعرف بينما أنا أَلبس تلك القبعة لفترة كبيرة هنا، سيد مكاى أوه؟ |
| Artık tanıştık, Bay McKay. Umarım buralarda olursunuz. | Open Subtitles | نحن متحضرون الآن، سيد مكاى أَتمنى بأنك ستبقى حوله |
| Sen ona layık biri değilsin, McKay. | Open Subtitles | أنت فقط لست جيدا بما فيه الكفاية لها، مكاى |
| Ladder'da belki de 250 bin dönüm arazimiz var, Bay McKay. | Open Subtitles | أصبحنا ربما نصف مليون هكتار هنا على السلّم، سيد مكاى |
| Ramón, Bay McKay neden kimseye söylemeni istemedi? | Open Subtitles | رامون، لماذ فعل السّيد مكاى الطلب منك عدم اخبار أي شخص؟ |
| Anlaşılan Bay McKay, yalnızca bir şeyden korkuyor. | Open Subtitles | من الواضح أن السيد مكاى خائف من شيء وحيد : |
| Başkan, tek bir atış sesi bile duymadık. Sence McKay ulaşmış mıdır? | Open Subtitles | رائد، نحن لم نسمع طلقة وحيدة هل تفترض ان مكاى عبر؟ |
| Pekâlâ çocuklar. Biraz burada bekleyip, McKay'in bulup... | Open Subtitles | حسنا يا رفاق ، سننتظر هنا بعض الوقت لنرى إن كان مكاى يمكنه |
| - McKay ve Ford ormandalar. - Onları yolda alırız. | Open Subtitles | مكاى و فورد موجودان عند الأطلال سنأخذهم فى الطريق |
| McKay alanı kapatır kapatmaz sinyal göndermeye başlamış olmalı. | Open Subtitles | و فى الغالب أنها بدأت عملها عندما أوقف مكاى حقل الطاقة |
| McKay'den az önce çağrı aldık, gemimiz tamir edilmiş diye. | Open Subtitles | لقد علمنا من مكاى أن مركبتنا تم إصلاحها للتو |
| Yetkililer şarkıcı Macy Gray'i sorguladılar, daha sonra delil yetersizliğinden dolayı serbest bıraktılar. | Open Subtitles | الحكومة سألت المغنية مكاى جيرى و لكن تم إخلاء سبيلها بسبب عدم وجود أدلة |