Herhangi bir ofis işim yok. Resim yapıyorum. Ve Jill'den ayrılmadım. | Open Subtitles | ليست لديّ وظيفة مكتبيّة ، أنا رسّام ، ولم أقطع علاقتي مع جيل |
Önceki binalar daha eskiymiş. Bazıları ev, bazıları ofis olarak kullanılıyormuş. | Open Subtitles | كلّ المباني كانت قديمة، بعضها سكنيّ، وبعضها مكتبيّة. |
Ekstra ofis malzemesi sipariş ettiğimi ve fazlalığı, internetten sattığımı keşfetti. | Open Subtitles | أرادت حساب كلّ قلم لعين. وأكتشفت أنني كنتُ أشتري لوازم مكتبيّة إضافيّة وأبيعها لـ"سوربلز أونلاين". |
Bir masa başı ajanı olduğunu söyledin sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنّك قلتِ أنّكِ عميلة مكتبيّة |
Bir masa başı ajanı olduğunu söyledin sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنّك قلتِ أنّكِ عميلة مكتبيّة |
ofis malzemesi çalarken yakalanmış. | Open Subtitles | لقد إعترف بسرقة لوازم مكتبيّة. |
Richard, Manhatten'da ofis için kira ödememi bekleme benden. | Open Subtitles | (ريتشارد)، لا يُمكنك أن تتوقع منّي أن أدفع أسعار (مانهاتن) المُرتفعة لمساحة مكتبيّة. |
Adam bir sürü ofis eşyası falan almış ama bunlar hiç bir zaman teslim edilmemiş. | Open Subtitles | هذا الرجل يشتري مجموعة معدّات مكتبيّة غالية ولوازم. -الأمر أنّه لن يتضاءل أبداً . |
- ofis raporları. | Open Subtitles | - تقارير مكتبيّة - |
Başka bir şehirde bir masa başı işi. | Open Subtitles | وظيفة مكتبيّة في الشمال. |