Dün gece o kumarheneye gittiğimde bu güzel bayanla tanışacağımı bilseydim, yanıma bir kaç kıyafet alırdım. | Open Subtitles | إن كنت أعرف عندما دخلت إلى ذلك الملهى بالأمس أنني سأذهب إلى المنزل مع هذه السيدة اللطيفة كنت لأحضر ملابساً لنفسي |
Bu bir Cumartesi sabahı kazara yanlış kıyafet giydiğim bir durum da değil. | Open Subtitles | ولم يكن هذا حادثاً ليوم واحد في صباح يوم سبت ما حين وبطريق الخطأ ترتدي ملابساً خطأ |
Genellikle tasarımcılar benim için kıyafet yaparlar, ama bir şeyler aldığımda bedenim çocuk M'dir. | Open Subtitles | -عادة يصنع المصممون ملابساً لي ، لكن عندما أبتاعها، فمقاسي متوسط |
Jigalong'a dükkanlar açıp giysiler ve başka şeyler getirmişler; un, tütün, çay. | Open Subtitles | وقد قامـوا بعمــل مسـتودعاً (هنـا فـى (جيجــالونج أحضروا ملابساً وأشـياءً أخرى كالدقـيق والتبـغ والشــاي |
Sana temiz giysiler de lazım. | Open Subtitles | سأعطيك ملابساً أيضاً |
Bugün okuldan sonra, alışverişe gidip kendine yeni kıyafetler alırsın belki. | Open Subtitles | بعد دوام المدرسة يمكنكِ أن تذهبي للمجمع التجاري وتشتري ملابساً جميله |
Pek çok kadın bu paraziti sevmeyi öğrenir, isim verir, küçük kıyafetler giydirir parazitlerine oyun arkadaşları bulur. | Open Subtitles | نساء كثيرات يتعلمن معانقة هذا الطفيلي يعطونه اسماً، و يلبسونه ملابساً صغيرة و يعدون له أوقات لعب مع الطفيليات الأخرى |
Evet, evet. kıyafet buldum. | Open Subtitles | أجل, أجل, وجدت ملابساً |
Üzerinde kıyafet olan kişi benim burada. | Open Subtitles | أنا من يرتدي ملابساً. |
Sana temiz giysiler de lazım. | Open Subtitles | سأعطيك ملابساً أيضاً |
Trish'i Candlewick'e götürüp kuru giysiler bulmaya ne dersin? | Open Subtitles | لمَ لا تصطحب (تريش) إلى الفندق و تجد لها ملابساً جافة؟ |
Sana aslında üzerinde "ben geceleri koşarken koyu giysiler giyen bir salağım" yazan t-shirt alacaktım ama hediye dükkanında bitmişti. | Open Subtitles | :أردت أن أحضر لك قميصاً مكتوباً عليه .. "أنا "أحمق يرتدي ملابساً داكنة وهو يركض ليلاً ولكن لم أجد قميصاً هكذا في محلّ الهدايا |
"L.R.H.'ın kendi sesi" O zamanki insanlar şimdi giydiklerimize tıpatıp benzeyen giysiler giyiyorlardı. | Open Subtitles | كان الناس فى ذلك الزمان والمكان... "صوت (هابورد)" يرتدون ملابساً تُشبه بشكلٍ ملحوظ ما يرتدونه فى هذه اللحظة. |
Aslında, tüm kurbanların evinden kıyafetler aldım. | Open Subtitles | في الواقع، أخذت ملابساً من كل منازل الضحايا |
Annem Lady Eversham için kıyafetler hazırlar. | Open Subtitles | أمي حاكت ملابساً للسيدة ايفرشيم بنفسها |
İtalya'da yeni kıyafetler aldı. | Open Subtitles | لقد إشترى ملابساً جديدة من (إيطاليا) |