"ملابسهم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• kıyafetlerini
• elbiselerini
• giysilerini
• kıyafetleri
• giysileri
• çamaşırlarını
• Elbiseleri
• kıyafet
• kıyafetlerinden
• çamaşırlarıyla
• çamaşırlı
• üstlerini
• kıyafetlerinin
• çıplak
• giyinmiş

Askerler enterne kamplarından eve gelmiş günlük kıyafetlerini giymiş, işe dönmüştü.
الجنود عادوا من معسكرات الأعتقال فقط ليرتدوا ملابسهم العادية ويعودوا لعملهم

Askıdan başka bir şey değiller ve tasarımcılar, kıyafetlerini şişman askılarda göstermek istemez.
لسن أكثر من علاقات و لا يريد المصممون عرض ملابسهم على علاقات بدينة

Belki de yeni elbiselerini evde giyiyorlardır.
ربما يدخرون ملابسهم الجديدة ليرتدوها فى المنزل.

çocuklarına izin vermeyen aileler var. Ailenin diğer kısmı, kendileri bizzat katılmadılar çünkü öne çıkardığım bu geçmişle ilişkilendirilmek istemediler ama giysilerini verdiler.
قسم آخر من العائلة قدموا ملابسهم عوضاً عن حضورهم، لأنهم لا يريدون أن يكونوا معروفين بالماضي الذي كنت أسلط الضوء عليه.

Hiç çıkarmadılar. Ayın sonunda bölük karargahına geri döndüklerinde kıyafetleri artık giyilemez durumdaydı.
لم يغيروها أبدًا، وفي نهاية ذلك الشهر، عادوا مرة آخرى إلى مقر الشركة، وعندها، كانت ملابسهم غير صالحة.

Yakıt zemine dökülmüş ve deniz suyuyla karışmış, sonra da giysileri ıslanmış ve bu karışım onları kötü etkilemiş.
ينسكب الوقود على الأرضية ويختلط مع مياه البحر ، ثم تتبلل ملابسهم وهذا الخليط الضار يسبب حروقا خطيرة جدا

Bu toplantılarda birçok mühendis de yer alıyor. ve genelde de çamaşırlarını yıkamaları gereken sıklıkta yıkamıyorlar.
ولدينا أيضاً الكثير من المهندسين في تلك الإجتماعات، ولا يغسلون ملابسهم عادة كما ينبغي لهم.

Ellerinde çıkınları ve bavulları vardır. Elbiseleri yıpranmış ve tozludur.
ملابسهم, بالية و متربة، تنم عن طبقة من النبلاء القديمة.

Gando'daki bütün kadınlar bu şekilde kıyafetlerini açarlar ve son kuruşlarını verirler.
كل النساء سيفتحون ملابسهم هكذا ليعطوني آخر قرش

Onlara en iyi kıyafetlerini giymelerini hatırlattım.
ويمكنني أن أذكر أنهم استخدموا أفضل ملابسهم.،

Beyaz adam gibi yürüyüp konuşabilir, şarkılarını öğrenebilir, hatta kıyafetlerini giyebilirsin.
يمكن أن تسير مثل البيض يمكنك أن تتكلم مثلهم يمكنك أن تتعلم أغانيهم يمكنك أن ترتدي ملابسهم

Bu beylere elbiselerini değiştirebileceklerini söyledim.
لقد أخبرت هؤلاء السادة بأنهم يستطيعوا ان يقوموا بتغيير ملابسهم

Oyuncular buraya gelirlerdi ve ben onların elbiselerini yapardım.
الممثلين كانوا يأتون إلى هنا وانا من أخيط لهم ملابسهم

İşe yaradı. elbiselerini çıkar.
لقد نجحت , حسناً , دعنا نخلع عنهم ملابسهم

Çocuklara kalın giysilerini hazır etmelerini söyle.
اخبر الأولاد بأن يجهزوا ملابسهم الدافئة.

Bu herifler geceyarısı, kendinden geçmiş bir halde taksi çağırırlar, onları sürükleyerek merdivenlerden çıkarırsınız üstlerindeki kıyafetleri çıkarıp, yatağa yatırırsınız.
هؤلاء الأشخاص تقلهم متأخراً في الليل ثم ينزلون من السيّارة تحملهم إلى أعلى وتخلع عنهم ملابسهم وتضعهم في الفراش

Kurbanlar katledildikten sonra giysileri ve değerli eşyaları Almanya'ya geri gönderiliyordu.
بمُجرد أن يُقتل الضحايا كانت ملابسهم وأشيائهم الثمينة تـُصنّف

çamaşırlarını yıkayacaksınız, yerlerini sileceksiniz ölene kadar bebeklerini uyutacaksınız!
تستطيع أن تغسل ملابسهم و تمسح أرضهم تستطيع أن تتذلل لهم لكى . تنعم بحياة عادية و لكنك مازلت فى النهاية فقير

Yaklaştıkça çoğunun Elbiseleri vb. detaylarını da görebileceğimi düşündüm.
و أعتقدت عندما أقتربت أكثر أنني سأتمكن من رؤية كل تفاصيل الأشخاص أرى ملابسهم و هكذا

Aynı trendeler, bir araba onları karşılayacak, ...yani kıyafet değiştirmek için vakitleri olacak.
إنها على نفس القطار وستقابلهم السيارة هناك, لذا سيكون أمامهم وقت ليغيروا ملابسهم

Müşterilerimin kıyafetlerinden işlerini tahmin etmeyi severim.
أنا أحب أن أحزر وظائف زبائني من خلال ملابسهم

Herkesi kafamda iç çamaşırlarıyla resmettim... yargıç, jüri, avukatım-- herkesi.
تصوّرت الجميع وهم يرتدون ملابسهم التحتية القاضي، هيئة المحلفين، محاميّ، الجميع

"Herkies" nedir bilmiyorum ama iç çamaşırlı amigolar kulağa müthiş geliyor.
لا أعلم ما الذي يعنيه ذلك, لكن مشجّعات في ملابسهم الداخلية يبدو مذهلاً.

Bazı doktorlar öğle yemeği için dışarı çıktıklarında üstlerini değiştirmeyi severler. Ben sevmem.
بعض الأطباء يحبون تغيير ملابسهم قبل النزول للشارع وتناول الغداء وأنا لست كذلك

O yükseklikte çalışmak çok tuhaftı bazen direk kıyafetlerinin üzerinden enjeksiyon yaptım.
وقد كان الوضع غريبٌ جداً هنالك في الأعلى بعض الأحيان لدرجة أنني كنت أعطي البعض الحُقن عبر ملابسهم

çıplak halde kucağınızda otururken de yardım etmek sizin alanınıza giriyor mu?
هل ذلك يشمل مُساعدة الناس في نزع ملابسهم بينما يجلسون في حضنك؟

Bir keresinde yumurta videosunu iş adamlarına izlettim, hepsi çok iyi giyinmiş ve patronlarını etkilemeye çalışıyordu.
ذات مرة عرضت مقطع البيض ذاك على جمهور مليء برجال الأعمال وكانت ملابسهم كلهم في غاية الأناقة وكانوا يحاولون إثارة إعجاب رؤسائهم.