Bu akşam 8.30'da randevum var. Önce eve gidip üstümü değiştirmem gerekiyor. | Open Subtitles | لدى موعد اليوم فى الثامنة و النصف يجب أن أعود للبيت أولاً لأبدل ملابسى |
Nasılsınız? Affedersiniz. Gidip üstümü değiştirmeliyim. | Open Subtitles | كيف حالك معذرة يجب أن أغير ملابسى كما تعرف |
elbiselerimi temiz tutmaya başladım böylece benden utanmayacaktınız. | Open Subtitles | لقد أبقيت على ملابسى مهندمة حتى لا تخجل منى |
Siz jurinin aklına geldi mi acaba birisi ocağa Kıyafetlerimi tıkmış olamaz mı? | Open Subtitles | هل هذا مقرر ان اى شخص يمكن ان يأخذ ملابسى من اعلى الفرن |
Üçü on geçiyor. İki saat daha oturabiliriz. Sonra erken işlerim için üzerimi değiştirmeliyim. | Open Subtitles | هذه يعنى ان امامى ساعتين قبل ما ابدل ملابسى للذهاب للكنيسه |
Tüm eski giysilerimi elden geçirtmem gerekecek. | Open Subtitles | لابد أن آخذ كل ملابسى القديمة كى أُعَدل مقاسها |
Giysilerim yokken, son derece alışılmadık bir durum. | Open Subtitles | ولكن بدون ملابسى , سيكون غريباً جداً |
Onlar benim Kıyafetlerim. Doğru. Senin kıyafetlerinin kurumasını bekliyorum, böylece ben de Kıyafetlerimi kuratabilirim. | Open Subtitles | صحيح ، أنا أنتظر ملابسك أن تجف حتى أستطيع تجفيف ملابسى أين ملابسك ؟ |
üstümü burada değişeceğim. Kendi aynama alışkınım. | Open Subtitles | سأبدل ملابسى هنا لقد أعتدت على هذه المرآه |
Bunu yaparsanız, ben de çığlık atıp, üstümü parçalayarak bana saldırdığınızı söylerim. | Open Subtitles | اذا فعلت ذلك سأصرخ ، وسوف امزق ملابسى واقسم انك حاولت التهجوم عليا |
Bilmiyorum. elbiselerimi aldı. Şu taraftan gitti. | Open Subtitles | لا أعرف , لقد أخذ ملابسى ذهب من هذا الطريق |
Jakuzinin orada, elbiselerimi değiştirirken beni izledin mi? | Open Subtitles | هل رأيتنى و أنا أبدل ملابسى فى الجاكوزى؟ |
elbiselerimi değiştirmeliyim. | Open Subtitles | إنها قصة طويلة هلا تعطينى ثيابا لأبدل ملابسى |
Değiştir benim kraliçe Kıyafetlerimi bir seyyar satıcı pelerinine. | Open Subtitles | تغير ملابسى الملكية إلى عباءة بائع متجول |
Kıyafetlerimi giyerdi. Erkek arkadaşlarımı çalardı. | Open Subtitles | وكانت ترتدى ملابسى وكانت تخطف منى أصدقائى |
Hemen eve gitmem lazım. Yıkanıp, Kıyafetlerimi yakacağım. | Open Subtitles | لا ، يجب أن أذهب إلى المنزل لكى أستحم و أحرق ملابسى |
- İşte evimin anahtarları. - Bekle, üzerimi değiştirmeliyim. Arabanın arka koltuğunda ihtiyacın olan her şey var. | Open Subtitles | ـ حسنا ساغير ملابسى ـ كلّ شيء تحتاجينه في السيارة. |
ben kendim giderim. gidiyim ve üzerimi değişeyim. | Open Subtitles | أنا سأذهب لوحدى الأن سأذهب وأغير ملابسى |
Yaşamamın tek amacı yemek yemek ve uyumak, giysilerimi çıkarmak olamaz. | Open Subtitles | لم أكن سأستمر فى الحياة إذا أعتقدت أنها مجرد أكل و نوم وخلع ملابسى أعنى أرتدائهم |
Tanrı biliyor ki, Giysilerim suistimal edici değil. | Open Subtitles | .الله يعلم أن ملابسى لن تتحمل المزيد |
Kıyafetlerim bütün gün yıkandı ve anahtarlarımı da saklamış. | Open Subtitles | ملابسى فى الغسيل طوال اليوم وقامت باخفاء مفاتيحى |
İç çamaşırlarımı çıkarırken sadece bir oyuncu değildin ama. Önemli bir adamdın. | Open Subtitles | إنك لم تكن مجرد ممثل حين كنت تخلع عنى ملابسى الداخلية ، لقد كنت طلقة كبيرة |
Elbiselerim için hayatını tehlikeye attın. | Open Subtitles | شكراً لمخاطرتك بحياتك لتنقذ ملابسى الداخليه |
kıyafetim. Elbette. Onlar mahkum, kaçmaları için elbiseye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | بالطبع ملابسى, انهم مساجين, ويحتاجون ملابس لتساعدهم فى الهرب |
Biri evden eşyalarımı getirmeli. | Open Subtitles | ليذهب أحدكم إلى منزلى ويحضر ملابسى |
- İpek Elbisemi giyebilir miyim? - Hafta içi mi? | Open Subtitles | إذاً يمكننى أن أرتدى ملابسى الحريرية - يوم واحد فى الأسبوع ؟ |
Elbiselerimin birazcık muhafazakar olduğunun farkındayım ama biz İngilizler tatildeyken bile cenaze törenine gittiğimiz gibi giyiniriz. | Open Subtitles | أدرك أن ملابسى ... تقليديه إلى حد ما لكننا معشر الإنجليز دائما ما نرتدى ملابسنا .. فى الأجازه كما لو كنا ذاهبين إلى جنازه |