Kendisinin teknik bilgisi ve dakik gözlem gücü... | Open Subtitles | بشهرته الجيده فى المعرفه الفنيه و قوه ملاحظته و رؤيته الثاقبه , |
Akciğersiz semender adı verilen, normalde yaprak altında saklanmaları gereken yaz aylarında bile gözlem yapmak için uygun bir koloni türü keşfettiler. | Open Subtitles | لقد إكتشفوا مستعمره من نوع آخر يسمى الـسلامنـدر المخـاطى الذى يمكن ملاحظته بشكل صحيح على مدار الصيف .. عندما يختبئون بين فضلات أوراق الأشجار |
Yine de Edward Jenner, kendi gözlem yeteneğinden başka hiçbir şey kullanmayarak ve fikirlerini açıkça ifade ederek, tartışarak ve test ederek insan mutluluğuna tüm politikacılardan daha fazla katkı yapan gerçek bir aydınlanma evladıydı. | Open Subtitles | وأما "ادوارد جينر" فكان حقاً ابن التنوير متسلحاً بلا شيء أكثر من قوة ملاحظته وحرية النشر والنقاش واختبار الأفكار وقد فعل لسعادة البشرية أكثر مما فعله الساسة مجتمعين |
Gardiyanlardan biriyle ona notlar ulaştırıyormuş. | Open Subtitles | إنهُ كان يرسل ملاحظته بمساعدة الحارس. |
Evet, okuyup bazı notlar almış ve... | Open Subtitles | أجل، لقد قرأه، وكتب ملاحظته و... |
Ama boyutlar gizlenmiş olsa bile, bizim gözlemleyebildiğimiz şeyler üzerine etkisi olacaktır, çünkü bu ek boyutların biçimleri sicimlerin ne şekilde titreşeceğini sınırlıyor. | TED | ولكن بالرغم من ان الابعاد مختبئة ولكن لديها تأثير على الاشياء نستطيع ملاحظته لأن شكل الابعاد الاضافية يقيد كيفية قدرة الأوتار على الاهتزاز |
İşte bu mikroskobun altında gözlemleyebildiğimiz görüntü. | TED | هذه الصورة هي لما استطعنا ملاحظته تحت المجهر. |
Bu bizim gözlemleyebildiğimiz bir şey. | TED | ذلك الشيء الذي يمكننا ملاحظته. |