Bu olay büyük ve sadece bir fırsatımız var ve yanlış gitmesi için milyonlarca yol var. | Open Subtitles | حسنا , هذا كبير لدينا فرصة واحدة وهناك مليون طريقة لافساد الامر لذلك ليصغي الى الجميع بحذر |
Sen bize kusursuz ebeveynlik için bir yol olmadığını ama iyi ebeveynlik için milyonlarca yol olduğunu öğrettin. | Open Subtitles | لأنه علمنا أنه من المستحيل أن أنكون أهلاً ممتازين و لكن هنالك مليون طريقة لكي نكون جيدين |
Bunu yapabilmesi için milyonlarca yol var ve bir nevi bu akıl oyunları, ikna gücü... | Open Subtitles | هناك مليون طريقة لفعلها وكلها ألعاب عقل كقوة التخمين |
Cenaze arabası, tabut, minibüs. Çocukları saklamanın milyonlarca yolu var. | Open Subtitles | سيارات دفن الموتى, نعوش, شاحنات مقفلة مليون طريقة لإخفاء الأطفال |
O aşağılık motosikletlileri haklamanın milyonlarca yolu olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن تكون هناك مليون طريقة لننال من سائقي الدرجات الحمقى |
Betty, sana neler hissettiğimi söylemek için milyonlarca yol düşündüm. | Open Subtitles | الآن، ( بيتي )، أنا أحاول أن أفكر في مليون طريقة لأخبركِ كيف أشعر |
Hayır ama milyonlarca yol var. | Open Subtitles | لا , ولكن هناك مليون طريقة |
İlaçlar beklenen şekilde etki ederlerse aralarında etkileşime girmelerinin milyonlarca yolu var, etmezlerse daha da fazla. | Open Subtitles | هناك مليون طريقة لتفاعل هذه الأدوية معاً إن كانت تقوم بعملها المطلوب وإن لم تكن كذلك، فهناك مليونان |
Bak dostum bir kadını kaybetmenin milyonlarca yolu mevcuttur ama onu geri kazanmanın sadece tek bir yolu vardır. | Open Subtitles | انظر يا صديقي هناك مليون طريقة لإضاعة بنت. و لكن فقط هناك طريقة واحدة مؤكدة لإسترجاعها. |
Hastaneden kaçmanın milyonlarca yolu vardır. | Open Subtitles | هنالك مليون طريقة للخروج من المستشفى دون ملاحظة احد |
Birini kaçırmanın daha kolay milyonlarca yolu var. | Open Subtitles | هناك مليون طريقة أسهل لتختطف شخصا. |
Chris, bunun milyonlarca yolu var. | Open Subtitles | (كريس) رفيقي هناك مليون طريقة لِفعل هذا |