Son üç hafta içinde beş farklı kask kamerasında benzer şeyler bulundu. | Open Subtitles | خمس كاميرات خوذ مختلفة صورت شيئاً مماثلاً في الأسابيع الـ 3 الأخيرة |
benzer bir şekilde, astronomların bu buluşu Nobel ödülünü şüphesiz gayet iyi bir şekilde hak ediyordu ama buradan benzer bir soru çıkardılar. | TED | نفس الشيئ ، ان نتائج الفلكيين ادت بالتأكيد انهم يستحقون جائزة نوبل بجدارة ولكنهم طرحوا سؤالاً مماثلاً |
Arap Baharı çocuklarını düşünün; buna benzer bir şeyin yaşanmakta olduğunu göreceksiniz. | TED | فكروا بالصغار اليوم في الربيع العربي و سترون شيئاً مماثلاً لما يجري هنا. |
Hiç böyle bir şey görmemiştim. Ekibi tehlikeye attım, efendim. | Open Subtitles | لم أر شيئاً مماثلاً من قبل عرضت الفريق للخطر سيدي |
Hayatım boyunca kimse benim için böyle bir şey yapmamıştı. | Open Subtitles | طوالي حياتي لم يسبق وأن فعل لي أحد شيئاً مماثلاً |
Efsaneleri var, bunu daha önce görmüştür. | Open Subtitles | قومها يؤمنون بأساطير من قبيل هذا، لربما رأيث شيئاً مماثلاً من قبل |
İsim yeni yuvamızın bize tehlike döneminden sonra güvenlik ve samimiyet sağlaması, ona benzer bir sığınak olması umudumuzu yansıtıyordu. | Open Subtitles | يعكس الإسم الأمل الذي لدينا بأن موطننا الجديد سيكون ملاذاً مماثلاً يمدنا الأمن و الدفء بعد مرور فترة من الخطر العظيم |
Umarım ki benzer bir şey senin için de ayı etkiyi gösterecek. | Open Subtitles | آملاً في أنّ تصرفاً مماثلاً سيقوم بنفس الشيء لك |
Müslüman dünyası, Peygamber zamanından beri benzer bir makama sahipti - | Open Subtitles | فكان للعالم الإسلامي من عهد النبي منصبًا مماثلاً |
Sanıyorum oldukça benzer olacak. | Open Subtitles | وأفترض أن الأمر سيكون مماثلاً لكم تماماً |
"Aralık sadece benzer değil, her bakımdan aynı. | Open Subtitles | التباعد ليس مماثلاً تماماً انها مطابقة جدًا |
Fakat benzer gelişmeyi DNA diziciler ile yarısı kadar zamanda yaptık ve mevcut olduğumuz sürece DNA hiçbir zaman eskimeyecek. | TED | ومع ذلك فقد أحرزنا تقدماً مماثلاً في نصف ذلك الوقت المطلوب لتسلسل الأحماض النووية، وما دمنا نحن موجودون، فالحمض النووي لن يبلى على الإطلاق. |
Birisi vücudunun yanına benzer bir taş koymuş. | Open Subtitles | وضع أحدهم حجراً مماثلاً بجانب جثته |
Yıldızgeçidi Komutanlığında da buna benzer bir durum olmuştu. | Open Subtitles | شهدت قيادة بوّابة النجوم وضعًا مماثلاً |
benzer zevklere sahip en azından kadınlar konusunda. | Open Subtitles | ذات ذوقاً مماثلاً في النساء , على الأقل |
Kavşak kilitlenmişti. Hiç böyle bir şey görmemiştim. | Open Subtitles | التقاطع مسدود، لم يسبق وأن شاهدت شيئاً مماثلاً |
Merak etmeyin Maui'de de böyle bir köprü görmüştüm | Open Subtitles | لا تَقْلقُي عزيزتي إجتزت جسراً مماثلاً في ماواي |
Senin asla böyle bir şey yapmayacağını bilmem gerekirdi. | Open Subtitles | وجب أن أعرف أنك ماكنت لتفعل أمراً مماثلاً |
-Daha önce böyle bir şey yaptı mı? | Open Subtitles | بشأن كل هذا. ألم تفعل شيئاً مماثلاً لذلك من قبل؟ |
#Hayatında hiç böyle bir şey gördün mü? # | Open Subtitles | هل رأيتِ شيئاً مماثلاً من قبل في حياتكِ؟ |
daha önce hiç böyle bir şey duymamıştım. | Open Subtitles | عالياً على التل، لم أسمع أبداً شيئاً مماثلاً في حياتي |