Zaten öyle birini arasam, bu kişi yapımcım olmazdı. | Open Subtitles | وحتى لو كنت أبحث عن شئ آخر لن يكون مع منتجي التنفيذي |
Bak, sen benim avukatım yapımcım ve en yakın arkadaşımsın, doğru mu? | Open Subtitles | انت المدّعي عني انت منتجي , انت افضل صديق لي صحيح , والآن |
Siz günümüzün uygar ve aydın insanısınız, biz televizyon yapımcıları, sizin türünüzle 70'lerin ortalarından beri yakından ilgileniyor. | Open Subtitles | أنت رجل الحاضر المستنير نوع الرجال, الذي نحن منتجي التلفزيون نوقع عقداً معه منذ منتصف السبعينات |
Yeni ürünüm Handi-matic'i tanıtmak için bir saniyenizi rica ediyorum. | Open Subtitles | أودّ لحظة من وقتك لإخبارك عن منتجي الجديد هاندي ماتيك |
ACN Morning'in yapımcılarından biriyle arkadaşım. | Open Subtitles | أنا صديقة لأحد منتجي برنامج صباحي في الشركة. |
Aldılar galiba. Yapımcılar aldı. | Open Subtitles | أخمّن بأنهم أخذوه أخذه منتجي البرنامج |
Niye gidip dizi yapımcılarıyla görüşmüyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تتحدث إلى منتجي المسلسل؟ |
yapımcım internet trafiğini arttırmak için daha keskin haberler yapmaya zorluyor. | Open Subtitles | منتجي يحضّني دومًا على الأداء الانفعاليّ لتنفيذ تقارير تضمن الانتشار على شبكة المعلومات. |
Giles, yapımcım, bunun pilot bölüm için harika olacağını söylüyor. | Open Subtitles | غيل), منتجي) قال بأنه سيكون جيدا جدا من أجل رحلتي |
yapımcım sıradaki konferanslarının bir kopyasını verdi. | Open Subtitles | منتجي أعطاني نسخة لمحاضراتك القادمة |
- yapımcım bana ne söylerse onu yapmam gerektiğini ama ben bunu kötü bir tavsiye olarak düşündüm. | Open Subtitles | -أنه يجدر بي القيام بما يطلبه منتجي المنفذ لكني اعتبرتها نصيحة سيئة |
Tabii ki bilgisayar endüstrisi etkileşimli olarak geliştikçe, gelişen TV sektörünün yapımcıları aynı fikir üzerine odaklandılar. | TED | وبالطبع كلما ازدادت وسائل التفاعل مع صناعة الكمبيوتر الحديثة، فإن منتجي البث التلفزيوني الناشيء سيحاولون اضافة سمة التفاعلية أيضا. |
Bu araştırmanın bir parçası ve belgesel yapımcıları ile çalışmamızın bir nedeni de bunun bilimsel veri elde etmek için bize başka türlü elde edemeyeceğimiz eşsiz bir olanak tanıması. | Open Subtitles | حسنا، جزء من هذه البحوث وجزء من السبب ذلك, نحن نعمل مع منتجي الأفلام هو أنه يتيح لنا فرصة فريدة من نوعها للحصول على المعلومات العلمية |
Ben şanslıyım ürünüm onları öldürmeden önce sadece kel yapıyor. | Open Subtitles | أنا محظوظ بأن منتجي يجعلهم فقط صلعانقبلأن يقتلهم. |
ürünüm de televizyonda olması gerekirken yok olur gider. | Open Subtitles | بينما يموت منتجي بدلا من الظهور على التلفاز |
Bu sabah Adah Allen'ın yapımcılarından bir telefon aldım. | Open Subtitles | تلقيت مكالمة من منتجي أدا ألين هذا الصباح. |
Cougar Town'ın yapımcılarından çok güzel bir mesaj. | Open Subtitles | رسالة لطيفه جداً من منتجي المسلسل |
Yapımcılar Erin'in ekipteki diğer insanlarla nasıl iletişim kurduğunu görmek isteyeceklerdir. | Open Subtitles | من من منتجي الاخبار سوف تذهبين إليه كيف تتعلق ايرين بالناس الاخرين - فريق الاخبار |
Mukaddes Guru, Oprah'nın yapımcılarıyla konuştum ve Darren'la Prudence'ı bir dahaki maça kadar birlikte görmezlerse senin yerine Deepak'ı çıkaracaklarmış. | Open Subtitles | قداستك لقد تحدثت مع منتجي برنامج "أوبرا وإذا لم يشاهدوا دورون و برودينس سوياً في اللعبة القادمة مكانك سيذهب إلى ديباك |
Ve Google ve Yahoo Internetin en büyük içerik üreticileri olmadıkları için, biz olduğumuz için, kontrol altında tutulacak olan da biziz. | TED | ولأن أكبر منتجي المحتوى في الإنترنت ليسا هما غوغل وياهو، بل نحن، نحن من يتعرض للمراقبة. |
Bir film prodüktörü ile birlikte yaşıyor! | Open Subtitles | إنها تقيم مع أحد منتجي الأفلام |
Yardımcı prodüktörüm bir bütçe ayarladı. | Open Subtitles | منتجي التنفيذي حدد الغلاف المالي |
İyi akşamlar, millet. Bizler, Amerikan Totaliterliği filminin yapımcılarıyız. | Open Subtitles | مساء الخير جميعاً، نحن منتجي فيلم "الإستبداديّة الأمريكيّة"، |
Gabon Dünya'nın önde gelen kereste üreticilerinden biri. | Open Subtitles | الغابون هي واحدة من أكبر منتجي الأخشاب في العالم |
Program yapımcılarına yalan söyledim ama uzun zamandır profesyonel atlet olmak için hazırlanıyor. | Open Subtitles | أنا كذبتُ على منتجي القناة. لكنّه بالفعل كان لاعباً محترفاً لفترة طويلة. |