Beyaz yengeç örümceği, beyaz bir çiçekte neredeyse görünmez halde, pusuda bekliyor. | Open Subtitles | يستقرّ عنكبوت سرطاني أبيض مخفيّ تقريباً على زهرة بيضاء منتظراً لنصب كمين. |
Peki benim evde olup senin aramanı bekliyor olmam gerekmez miydi? | Open Subtitles | . . إذاً , ألا يجب أن أبقى بالمنزل منتظراً مكالمتك |
Yeni hard disk için bir haftadan fazladır bekliyorum, anladın mı? | Open Subtitles | كنت منتظراً لأكثر من اسبوع من أجل قرص صلب جديد، حسناً؟ |
Beklettiğim için özür dilerim, ama Genelkurmay üyeleriyle bir toplantı ayarlamakla meşguldüm. | Open Subtitles | آنا آسف , لإبقائك منتظراً سيدي الرئيس كنت أختتم إجتماع مع هيئة الأركان المشتركة عندماوصلت رسالتك |
Keşke annemin eve gelmesini beklerken uyuyakaldığım her akşam için beş sent alsaydım. | Open Subtitles | أتمنى أن أربح نكلة عن كل مرة نمت فيها منتظراً إياها لتعود للبيت كنت أستيقظ و كانت تقول |
Çünkü son üç saattir bu harika şeyi görmeyi bekliyordum. | Open Subtitles | لانني طوال الثلاث ساعات الماضية كنت منتظراً لرؤية هذا الشيء الرائع |
Orada durup ve seni bekledim bekledim durdum ve çıkıp geleceğine inanmamıştım. | Open Subtitles | وقفت هناك وبقيت منتظراً لكِ لذا لم أكن أعتقد أنكِ كنتي ستظهرين |
Burada durup ölmemizi beklemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن أقف مكتوف الأيدي منتظراً أن نموت جميعاً هنا |
Birisi bana gelip göstermek isterse ne zaman olursa burada saygıyla bekliyor olacağım. | Open Subtitles | إذا اراد أي شخص القدوم وأن يريني سأكون منتظراً هنا في أي وقت |
Gizli görev yapmazsak, ancak oturup bir cinayet daha gerçekleşmesini bekliyor oluruz. | Open Subtitles | فجميعنا سيجلس جانباً منتظراً لسقوط جثة اخرى احتاج لفعل ذلك , ابى |
Tüm gün ve gecenin yarısında, dükkanda orada öylece oturuyor, birinin gelmesini bekliyor. | Open Subtitles | انه بالمتجر طوال اليوم منتصف الليل انه يجلس هناك منتظراً ان يأتي شخص |
Bu arada, şu evliliğin feshi kağıtlarını hala bekliyorum. | Open Subtitles | بالمناسبة ، أنا لازلت منتظراً لأوراق إلغاء الزواج تلك |
Sürüyorum ve fırtınanın gelişini ve bizi her şeyi uzaklaştırmasını bekliyorum. | Open Subtitles | أقود .. منتظراً قدوم عاصفة وتجرفنا جميعاً بعيداً |
Beklettiğim için üzgünüm ama acele etmeliyiz. | Open Subtitles | عذراً لإبقاءك منتظراً ولكن كان علينا إجراء بعض الخطوات |
- Beklettiğim için özür dilerim. Daima bir kriz... | Open Subtitles | -آسف لإبقائك منتظراً, هناك دائماً أزمه واحده |
Onlar gitsin diye beklerken mahalleyi turladım ama sonunda benzinim bitti. | Open Subtitles | لقد كنت أدور حول المربع السكني منتظراً أن يرحلا ولكن نفذ مني البنزين أخيراً |
Senin acınacak kıçının gelmesini beklerken Çin restoranındaki köpek gibi terledim! | Open Subtitles | لقد إبتدأت أتصبب عرقاً ككلب في مطعم صيني منتظراً حضور خلفيتك لتظهر هنا |
Aradığın şeyi bulmanı bekliyordum. | Open Subtitles | منتظراً إياك , لتجد الشئ الذي كنت تتطلع لأجله |
Orada öyle suyun üstünde yüzüp kalbimin durmasını bekledim. Sadece bunu bekledim. | TED | ولكني كنت أطوف هناك منتظراً أن يتوقف قلبي فقط منتظرٌ هناك |
Bu yargıç arayınca bir saniye bile beklemeyeceğim. | Open Subtitles | لذا عندما يأمر هذا القاضي أنا لست منتظراً |
İnsanların bir çoğu, kesintisiz 36 saattir bu anı bekliyordu. | Open Subtitles | العديد من الجماهير تواجد في الموقع قبل 36 ساعة منتظراً هذه اللحظة. |
bekleyerek geçen zamanla ve bekleme odasında tanıştığınız insanlarla ilgili. | Open Subtitles | يتعلق بالوقت الذي تقضيه منتظراً و الناس الذين تلتقي بهم في غرفة الانتظار |
Sahaya çıkıp vuruş yapmayacağım. Oyun dışına atılmış, satılmayı bekleyen bir oyuncuyum. | Open Subtitles | لن أتلقى كبداً جديداً الآن، أنا أجلس منتظراً الموت |
Ama hala,sanki bütün dünya beni çağırıyormuş, araştırılmayı bekliyormuş gibi hissediyordum. | Open Subtitles | لكنني مازلت أشعر كأن العالم بأسره كان يصرخ بي منتظراً أن تصدر النتيجة |
Beni kaybedersen, tekrar burayı düşün. Burada bekleyeceğim. | Open Subtitles | وإذا تم قطع حديثنا, فكل ما عليك فعله فقط فكر بهذا المكان, وٍسأكون هنا منتظراً |
Bir saatin var. Beni bekletme. | Open Subtitles | أمامك ساعة واحدة، إياكَ أن تتركني منتظراً |
Kral kızının ölüm haberini duymayı umarak beklemiş fakat kızının açlıktan ya da susuzluktan öldüğü haberi kendisine ulaşmayınca çok şaşırmıştır. | Open Subtitles | ظل الملك منتظراً خبر موت ابنته وكان مندهشاً أنه لم يسمع خبر موتها من الجوع أو العطش |
Arka koltuğa geçtim ve uzanıp beklemeye başladım. | Open Subtitles | فدخلت إلى السيارة من الخلف و طرحت نفسى على الأض منتظراً |