Eğer bu aleti portakal tohumları ve kiraz çekirdekleri kullanarak oynayabileceğim şekilde icat etselerdi gerçekten çok mutlu olurdum. | Open Subtitles | لو كان بالأمكان اختراع ماكينة استطيع ان الهو بها باستخدام بذور البرتقال والكرز سأكون فى منتهى السعادة |
Evlendiğimizde çok mutlu olacağımızı düşünmüştüm. | Open Subtitles | حين تزوجنا ظننت بأننا سنكون في منتهى السعادة |
çok mutlu ve dünya umurunda değil | Open Subtitles | منتهى السعادة و دون أن يلقي بالاً للعام من حوله |
Gelmişsiniz. Çok memnun oldum. | Open Subtitles | لقد وصلتم أنا في منتهى السعادة |
Mutlu masal sonlarını Mutlu kılan da bu - Mutlu kılan bu | Open Subtitles | هذا هو الشيء الذي يمنح الشخص منتهى السعادة الأبدية |
Beni çok mutlu ettin. Ama önümüzdeki iki hafta tam bir işkence olacak. | Open Subtitles | جعلتِني في منتهى السعادة لكنْ سيكون الأسبوعان القادمان عذاباً |
Beni çok mutlu ettin. Ama önümüzdeki iki hafta tam bir işkence olacak. | Open Subtitles | جعلتِني في منتهى السعادة لكنْ سيكون الأسبوعان القادمان عذاباً |
Benim 1. hayalim annemi çok mutlu etmek. | Open Subtitles | الأول : أن أجعل أمي في منتهى السعادة |
Beni çok mutlu ettin. | Open Subtitles | لقد جعلتنى فى منتهى السعادة |
Umarım, sen ve Bayan Wick yeni havlularınızla birlikte çok mutlu olursunuz. | Open Subtitles | أتمنى لك وللآنسة (ويك) منتهى السعادة مع مناشفكما الجديدة. |
çok mutlu olacagız. | Open Subtitles | ... وسنكون في منتهى السعادة |
Evet! Çok memnun olursun. | Open Subtitles | نعم و ستكونين في منتهى السعادة |
- Evet! Çok memnun olursun. | Open Subtitles | نعم و ستكون في منتهى السعادة |
Mutlu kılan da bu | Open Subtitles | منتهى السعادة الأبدية |
- Mutlu kılan bu | Open Subtitles | منتهى السعادة |