| Bilmiyorum sanki bir anda evi yanmaya başlamış gibi uçup gitti.. | Open Subtitles | ربما توقف ليشعل منزلين أو ليسطو على متجر خمور لا أدري |
| Onların evi yokken benim iki tane olamaz. | Open Subtitles | أشعر بالذنب لإمتلاكي منزلين في حين لا يملكون شيئا |
| Parkın karşısında. Bu yüzden birbirine yakın evlerde oturuyoruz. | Open Subtitles | هو في الجهة الأخري من النتزة لهذا اشترينا منزلين متقاربين |
| Siz ayrı evlerde yaşıyordunuz. Bunu nasıl bilebilirsin ki? | Open Subtitles | انتما عشتما في منزلين مختلفين كيف تعرفين هذا؟ |
| Onun yerine iki tane evim var; biri Roma'da diğeri de Milan'da. | Open Subtitles | ولكن بدلاأ من ذلك لدي منزلين واحد في روما والاّخر في ميلانو |
| Ama kiraya vereceğim. Zaten pek çok evim var. | Open Subtitles | ولكنى لا زلت مستأجرة وأنا أمتلك منزلين |
| İki ev arasında gidip geldiği için üstünde büyük baskı oluşmuştur. | Open Subtitles | لاب أنهُ كان تحت ضغط كبير لكونه يشغل حياته بين منزلين. |
| Yüzbaşı, size verilmesini istedi. Sizin eve iki blok uzaktaymış. | Open Subtitles | القائد يقول ان تتولاها انت انها على بعد منزلين من منزلك |
| Eskiden iki blok aşağıda, Beckett Caddesi'ndeki 13 numaralı evde oturuyordum. | Open Subtitles | كنت اعيش على بعد منزلين في المبنى رقم 13 في شارع بيركيت |
| Demek o ve yanında kim varsa sadece bir değil, iki evi de dağıttılar. | Open Subtitles | إذن فهو ومن معه لم يملئوا بيتاً واحداً فقط بالقذارة بل منزلين ، أليس كذلك؟ |
| İki evi daha soydum üçüncüsüne gidiyordum ki aklıma geldi. | Open Subtitles | لقد سرقت منزلين للتو، وكنت في طريقي إلى الثالث عندما أدركت.. |
| Bu durumlarda kanun sana iki evin yanından geçme imkanı tanıyor ama asla üçüncü evi geçemezsin. | Open Subtitles | القانون يتيح لك المرور علي منزلين في مثل هذهِ الظروف. لكن ليس بمنزل ثالث. |
| Yasalar böylesi hâllerde iki evi geçmene izin veriyor fakat üçüncü bir eve asla müsaade edilmez. | Open Subtitles | القانون يتيح لك المرور علي منزلين في مثل هذهِ الظروف. لكن ليس بمنزل ثالث. |
| Bunlarla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Hisler, ayrı evlerde yaşayan sıradan gençler için kafa karıştırıcıdır. | Open Subtitles | هذه المشاعر مربكة بما يكفي للمراهقين الذين يعيشون في منزلين مختلفين |
| Peki ayrı evlerde yaşamanız konusu, o da mı iletişimsizlik? | Open Subtitles | والجزء المتعلق بسكنكما في منزلين منفصلين، |
| Anne ile baba farklı evlerde yaşayacaklar ama bu seni sevmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | أمك ووالدك سيقيمون في منزلين مختلفين ولكن هذا لا يعني أننا لم نعد نحبك |
| Naomi ve iki mükemmel çocugumun yani sira bir malikanem, özel jetim alti arabam, üç atim, iki tatil evim ve 52 metre uzunlugunda yatim var. | Open Subtitles | بالإضافة لـ(نعومي) و ولدي المثاليان أملك قصر، طائرة خاصة و ست سيارات و 3 خيول و منزلين للعطل و يخت طوله 170 قدم |
| Naomi ve iki mukemmel cocugumun yani sira bir malikanem, ozel jetim alti arabam, uc atim, iki tatil evim ve 52 metre uzunlugunda yatim var. | Open Subtitles | بالإضافة لـ(نعومي) و ولدي المثاليان أملك قصر، طائرة خاصة و ست سيارات و 3 خيول و منزلين للعطل و يخت طوله 170 قدم |
| Bugün iki tane eşya satışı olan evim var. | Open Subtitles | لدي منزلين علنيين اليوم |
| Bu ülkelerde önceden gördüğümüz iki ev seçtik, Wus ve Howards aileleri. | TED | وأخذنا منزلين بالاعتبار اللتان رأيناهما في هذه البلدان، وهما لووي ولهواردز. |
| İki ev aşağıda oturuyor. Köpek kokuyu alınca, garip davranmaya başlamış. | Open Subtitles | يعيش على بعد منزلين الكلاب شمت الرائحة وبدأت تتصرف بغرابة |
| Eskiden iki blok aşağıda, Beckett Caddesi'ndeki 13 numaralı evde oturuyordum. | Open Subtitles | كنت اعيش على بعد منزلين في المبنى رقم 13 في شارع بيركيت |