Tıpkı kendi bölgesini işaretlemek için sarmaşıklara işeyen maymunlar gibi. | Open Subtitles | يتبول على النباتات المتسلقة ليرسم حدود منطقته |
Ev sahibi ağacın, rakibi olmaksızın nüfuz bölgesini genişletebileceğinden artık eminler. | Open Subtitles | ضمنو أنّ النبات، مالك عقارهم يستطيع توسيع منطقته دون منافسة. |
ya da Sierra Leone'deki bir muhtarın Ebola virüsü için bölgesinde kendi imkânlarıyla karantina kontrol ortamı oluşturması | TED | أو هذه من سيراليون، عن زعيم محلي كبح جماح انتشار فيروس الإيبولا عبر تنظيمه لحجْر صحي في منطقته. |
Kurşun akciğer atardamasını zedelemiş. ve göğüs bölgesinde bulunuyor. | Open Subtitles | فلقد مزقت الرصاصة شريانه الرئوي واستقرت في منطقته الصدرية |
Belki bir şey yoktur. Belki bölgesi biraz zayıftır. | Open Subtitles | ربما لا يوجد ما يستحق أو ربما منطقته ضئيلة المواهب. |
Teddy de merkezde çeyrek mil kuzeye yerleştirir, Teddy bölgesinin ortasına. | TED | وقام تيدي بالتحرك ربع ميل بإتجاه الشمال نحو منتصف منطقته الخاصة به والتي تعادل نصف الشاطىء أيضاً |
Alfa, bunların her birini kendi bölgesinden kovmak zorunda. | Open Subtitles | الذكر المسيطر عليه أن يطرد كل واحدٍ منهم من منطقته |
Enerjisini tekrar toplayan erkek başka bir dişiyi cezbedip onunla çiftleşebilmek umuduyla öğle sonrası seansı için çiftleşme Bölgesine geri dönüyor. | Open Subtitles | وبعد أن يتزود بالوقود, يعود الذكر إلى منطقته من أجل الدورة المسائية للتحليق على أمل أن يجتذب أنثى أخرى ويتزاوج معها. |
Aslında mercanlar çok saldırgandır ve bölgelerini genişletebilmek için ölümüne savaşırlar. | Open Subtitles | المرجان عدواني جداً في الواقع، ويحارب حتى الموت لتوسيع منطقته. |
Burası artık onun mekanı değil! | Open Subtitles | لم تعد هذه منطقته! |
Şimdi onun bölgesindeyiz, saha avantajı var. | Open Subtitles | الآن نحن فى منطقته ولديه أفضليه المنزل المحكم |
Köpek oturma odasında hâkimiyet bölgesini işaretlemiş. | Open Subtitles | لقد عيّن الكلبُ منطقته على أنّها غرفةُ المعيشة |
bölgesini çok iyi yönetir, sizce de öyle değil mi? | Open Subtitles | وهو يدير منطقته ببراعة, الا تظن هذا ؟ |
Özellikle de onun bölgesini ihlal edenleri. | Open Subtitles | أيّ أحد كان يخالف ويعمل فى منطقته |
Onların bölgesinde ticaret baya seyrek yapılıyor. Sandığınız kadar iyi bir müttefik değil. | Open Subtitles | والتجارة في منطقته قليلة انه ليس تحالفا كبيرا كما تقولين |
Onun rolü, kendi bölgesinde devriye gezerek kendilerinden olmayan yavruları öldürebilen rakip erkeklere karşı korumak. | Open Subtitles | مهمّته أن يجوب منطقته ويدافع عنها أمام الذكور المنافسة التي ستحاول قتل أي شبل يعثرون عليه ليس لهم |
V-2 roketlerinin, fırlatma rampalarının hepsi onun bölgesinde. | Open Subtitles | "مواقع إطلاق قنابل "بى 2 جميعها فى منطقته |
Karşılığında da, adamın işi bittikten sonra Serb'in bölgesi bana kalacak. | Open Subtitles | وفى المقابل , بعد أن يتم التخلص من الرجل . أحصل على منطقته |
Nehir, bölgesinin sınırını imliyor ama burada rakipleri var. | Open Subtitles | النهر يعين حدود منطقته ولكن هنا يواجه منافسه |
Beynini konfor bölgesinden uzaklaştırman ve zihinsel yorgunluğa ulaşman gerekiyor. | Open Subtitles | عليك ان تدفع عقلك خارج منطقته المريحه وتصل الي حاله الارهاق العقلي |
Bölgesine geldiğimiz ona söylenmediği için kızmış da. | Open Subtitles | إنه مستاء قليلا بسبب عدم إبلاغه إننا في منطقته |
Ama yinede çoğunun yolu, sokaklara düşecek, bölgelerini geri isteyecekler. | Open Subtitles | إلى برامج إساءة استخدام العقاقير، لكن أغلبهم سيعود إلى حاله. و يعود إلى حُكم منطقته. |
Burası artık onun mekanı değil! | Open Subtitles | لم تعد هذه منطقته! |
Hadi be, oysaki sıçrama bölgesindeyiz. | Open Subtitles | لا القرف، معتبرا كنا جميعا في منطقته البداية ملعون. |