Bana anlattığın hikâye hakkında da yeterince düşündüm ve hiç mantıklı gelmedi. | Open Subtitles | ولقد كنتُ أفكّر أكثر حول القصّة التي رويتها أنتِ، وليست منطقيّة بتاتاً. |
Bu bir beyazdan bugüne kadar duyduğum en mantıklı şey. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الأكثر منطقيّة قد سمعتهُ من رجل أبيض |
Ödem akuttu. Vaskülit daha mantıklı. | Open Subtitles | الوذمة حادّة، التهاب الأوعية أكثر منطقيّة |
Geçen hafta bu odada tartıştığımız şeylerin sana mantıklı geldiğini ama buradan ayrıldıktan sonra her şeyin değiştiğini söylemiştin. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي قلتِ أنَّ الأشياء التي نناقشها في هذه الغرفة تبدو منطقيّة طالما أنت هنا وبعد أن تغادرين يختلف كل شيء |
Materyalleri yaşayan organizmalar ile üretmeye başlayınca önceki üretim metotları mantıksız görünmeye başlıyor. | TED | وعندما نبدأ بإنتاج المواد باستخدام الكائنات الحيّة، ستبدو الطرق السابقة للتصنيع غير منطقيّة. |
Sadece saldırgan uyuşturucu satıcısı hikayesi tanıklarımızınkinden daha mantıklı diye. | Open Subtitles | إنّما قصّة تاجر المخدرات العنيف أكثر منطقيّة من شهودنا. |
Bunun onlardan biri olduğunu söylemem gerekiyor attığımız her mantıklı adım, bizi daha garip bir yere getiriyor. | Open Subtitles | أوتدري؟ ثمّة أوقات، و يتعيّن عليّ أن أقول أنّ تلك إحداها، حيث تبدو كلّ خطوة منطقيّة نخطوها، |
Fikrin nereden geldiği umurumda değil yeter ki mantıklı olsun ve birisini utandırsın. | Open Subtitles | مهلاً، لستُ أبالي بمصدر الفكرة طالما أنّها منطقيّة وتحرج أحدهم |
Umrumda bile olmayan bütün o etik değerler bir anda mantıklı gelmeye başladı. | Open Subtitles | كلّ أخلاقيات المهنة التي لا أعرها اهتماماً صارت فجأة منطقيّة |
Eğer duyguların işe karışırsa mantıklı kararlar veremezsin. | Open Subtitles | إن كنتِ مشحونة عاطفيّاً، فلن تتمكني من اتخاذ قررات منطقيّة |
Galiba mantıklı ve olgun olmana hatta bazen benden bile fazla çok alışmışım. | Open Subtitles | أعتقد أنني إعتدتُ على كونكِ... منطقيّة وناضجة، بل أكثر منّي في بعض الأحيان. |
Bu bizim baş şüpheliden daha mantıklı. | Open Subtitles | حسناً، ذلك أكثر منطقيّة مِن المُشتبه به الحالي. |
Romantizm mantıklı olmak zorunda değil. | Open Subtitles | الرومانسيّة ليس من المُفترض أن تكون منطقيّة. |
mantıklı gelen tek şey bu. | Open Subtitles | إنّه الشيء الوحيد الّذي يجعل الأمور منطقيّة. |
Hayatını şimdi yaşamak, gelecek için endişelenmekten çok daha mantıklı. | Open Subtitles | عيش حياتكِ بالوقت الراهن تكون أكثر منطقيّة من القلق بشأن المستقبل. |
Çünkü bu noktada, elimizdekinden daha mantıklı geliyor. | Open Subtitles | لأنّ عند هذه النقطة، قصّتها منطقيّة أكثر من قصّتنا. |
Bu, diğer seçenekten daha mantıklı diyorum. | Open Subtitles | ما أقوله أكثر منطقيّة من التفسير البديل. |
Ama anlamadıklarına da uyuyorsun çünkü anladıkların mantıklı geliyor ve bunları yaratan kişinin ne yaptığını bildiğine inanıyorsun. Elbette. | Open Subtitles | لكنَّك تتّبعُ القواعد التي لا تفهمها لأنّ القواعدَ التي تفهمُها تبدو منطقيّة ولأنّك تؤمن بأنّ الذي اخترعها يعلمُ ما يفعل بالتأكيد |
Fakat onlar diğer bir melekeye sahip olabilir mi, başka bir şey bize eşit derecede mantıksız gözükecek olsada, ama onlar aslında orada bazı olası büyük değer içine dokunur. | TED | ولكن قد يكون لهم قدْرة أخرى تبدو غير منطقيّة بالنسبة لنا ولكنّهم في حقيقة الأمر، يستغلّون بعض هذه القيم العظيمة |
Ama ilk defa bu hikaye akla uygun. | Open Subtitles | لكنّها المرّة الأولى التي تبدو فيها هذه القصّة منطقيّة. |
Hayatım boyunca bana anlam ifade eden sadece bir işim olmuştu. | Open Subtitles | لدي وظيفة واحدة طيلة حياتي و التي كانت منطقيّة بالنسبة لي |