| taze koyu bir fincan kahve gibisi yok. Organları sökme işine başlamadan evvel. | Open Subtitles | لا شيء مثل كأس منعشة من القهوة قبل البدء في أعمال المقايضه بالأجهزة |
| taze koyu bir fincan kahve gibisi yok. Organları sökme işine başlamadan evvel. | Open Subtitles | لا شيء مثل كأس منعشة من القهوة قبل البدء في أعمال المقايضه بالأجهزة |
| Ben bu küçük cici, bu kazara bir tasarım ürünü haline gelmiş yapıları iç açıcı, ferahlatıcı buluyorum. | TED | أنا أجدها كصور موجزة صغيرة كتصاميم خدثت بالصدفة لكي تكون منعشة |
| Bunlar gayet ferahlatıcı, gayet güzel. | Open Subtitles | لكنه هذه منعشة جداً، جيدة جداً |
| Yapraklar dökülmeye başlıyor, havada canlandırıcı bir soğuk oluyor. | Open Subtitles | أوراق الأشجار تتحول،برودة منعشة في الهواء |
| Muhteşem bir yürüyüş yaptık. Tamamen canlandırıcı. | Open Subtitles | قمنا بنزهة رائعة، منعشة للغاية |
| Kâh taze çiçek kokarlar, kâh aşırı keskin kokarlar." | TED | في بعض الأوقات تكون رائحته منعشة كالأزهار وأخرى تكون لاذعة |
| En soylu Amerikalılarda bile kibarlık bulmak zor olsa da onun tavırlarında bir canlılık var. | Open Subtitles | رغم أنهم من أفضل نسب أمريكي فهم لا يتحدثون بطريقة راقية إنها تتصرف بطريقة جديدة أجدها منعشة |
| Su tattırarak arasındaki damak hindistan cevizi ve hanımeli serinletici bir buket var, temizlemek için hizmet etti. | Open Subtitles | أن الماء المقدم لتطهيراالفم بين التذوق له باقة منعشة من الجوز وعسل الزهور |
| "Freshmaker." | Open Subtitles | إنها حلوى منعشة |
| - En azından artık taze nane gibi kokuyorsun. | Open Subtitles | اللعنة لكن رائحتك منعشة الان ماذا تريدين |
| - Bu şarkılar çok taze. - Bunlar berbat. | Open Subtitles | تلك الأغاني كانت منعشة - تلك الأغاني كانت سيئة - |
| - Aslında, bu çok ferahlatıcı. | Open Subtitles | في الواقع ، إنها منعشة |
| Bu, ferahlatıcı bir şekilde dürüstçeydi. | Open Subtitles | تلك صراحة منعشة |
| Bu durum aslında oldukça ferahlatıcı. | Open Subtitles | في الحقيقة، إنّها منعشة. |
| canlandırıcı bir yermiş gibi geldi bana. | Open Subtitles | تبدو منعشة نعم ، فقد كنت هناك من قبل |
| Bu ne canlandırıcı şekerlemeydi böyle. | Open Subtitles | يالها من قيلولة منعشة |
| - canlandırıcı. | Open Subtitles | منعشة. |
| Evet, keçi güzeldi. Telli çalgıların sesi keskin miydi? | Open Subtitles | نعم , العنزه كانت رائعه هل كانت الخيوط منعشة بما فيه الكفاية؟ |
| Dava üzerinde çalışmaya karar vermenize sevindim Bay Jane. Açık sözlülüğünüz canlılık katıyor. | Open Subtitles | حسناً ، مسرور لأنّكَ قررتَ العمل على هذه القضية سيد (جاين) ، فصراحتكَ منعشة |
| Hava çok güzel, rüzgâr serinletici. Gözlerim üşüyor ve burada kimse yok. | Open Subtitles | الهواء رطب والرياح منعشة وعيني تريان روعة المكان... |
| "Freshmaker." | Open Subtitles | إنها حلوى منعشة |
| Onda insanı rahatlatan bir şey var. | Open Subtitles | إنها منعشة تماماً |
| Ama o asla bilmeyecek çünkü öpülesi kadar tatlıyım, yeni Dazzledent yoluyla. | Open Subtitles | لكنه لن يعلم أبدا لأن قبلتي لا زالت منعشة بطريقة (دانزلدينت) الجديدة |