Düşebilirim, ama ölmem, bunun için içimdeki gerçek ben ilerler ve onlar için hayatımdan vazgeçtiğim dostlarımla yaşamaya devam eder. | TED | فإنني قد أسقط ، لكنني لن أموت ، وماهو حقيقيٌ بداخلي سيبقى ويعيش مع رفاقي الذين ضحيت بحياتي من أجلهم. |
onlar için her daim sağlıklı ve güçlü kalmayı istediğini biliyorum. | Open Subtitles | إنّكِ تقلقين تُريدين أن تتأكّدي أن تكوني بصحّة جيّدة من أجلهم |
İnsanlar, Tanrı'nın onlar için bir planı olduğunu düşünmek isterler. | Open Subtitles | الناس تُحب أن تُصدق أن الرب لديه خطةً من أجلهم |
Sen, onlar için ölen herkes gibi satranç tahtasındaki bir taştan ibaretsin. | Open Subtitles | أنتِ مجرد قطعة في لوحة شطرنج مثل أي شخص قتلتيه من أجلهم |
Onları eve kapatmak çok fazlaydı. onlar için iyi değildi. | Open Subtitles | إنهم محبوسون تماماً في المنزل وهذا ليس جيداً من أجلهم |
Kralın İrlandalıları. Biz onlar için iki hafta çamurda beklemiştik. | Open Subtitles | انهم جنود الملِك , أنتظرنـا اسبوعان في الوحـّل من أجلهم |
Rahatlıkla erişebilecekler ve onlar için yaptığın her şey boşa gidecek. | Open Subtitles | وسينتشر في شوارعهم، وسيغدو كل ما فعلته من أجلهم بلا فائدة. |
ve bana ihtiyaç duyan insanları gördüğüm zaman, onlara yardım etmek için kaldım çünkü onlar için yapabileceğim bir şeyler vardı. | TED | وعندما رأيت الناس المحتاجين لمساعدتي، كنت أبقى لمساعدتهم، لأن بإستطاعتي فعل شئ من أجلهم. |
Öğrencilerin onlar için sıkı çalıştığımızı ve birbirlerini desteklediklerini görmesi çok önemli. | TED | لقد كان حاسماً أن يرى الطلاب أننا نعمل بجد من أجلهم و أنهم يقومون بدعم بعضهم البعض |
Yanımızdan geçerken camların ardından bize ellerini uzatıyorlardı; biz de dimdik durup onlara yalnız olmadıklarını, onlar için savaştığımızı gösteriyorduk. | TED | وبمجرد مرورهم بجانبنا، يقتربون من النافذة ليصلوا إلينا، حيث نقف وقفة احتجاجية ليعرفوا أننا بجانبهم، ونحارب من أجلهم. |
Aileni düşün. Bunu onlar için yapmalısın. Manhattan Beach'e otobüs, Long Beach... | Open Subtitles | ماذا عن عائلتك، ليكن من أجلهم استمعي اليّ، أنتِ خارج هذا الامر نهائيا |
Londra'dakiler onlar için yaptıklarımın farkındadırlar umarım. | Open Subtitles | حسناً امل أن يقدر مكتب لندن مافعلته من أجلهم أن أقدامى تؤلمنى |
onlar için yapabileceğim tek şey onlara güvenmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكنني القيام به من أجلهم هو أن أؤمن بهم |
Kimse istemiyor. Kimse onlar için mahkemede savaşmayacak. | Open Subtitles | لا أحد يريدهم لن يقاتل أحد من أجلهم في المحكمة |
onlar için ölüyoruz, ama umurlarında bile değil. | Open Subtitles | نحن نموت من أجل هذا الشعب و هم لا يُقَدِّرُونَ ما نَفْعَلُه من أجلهم |
Her satıcı onlar için en az 1,000 dolar verir. | Open Subtitles | أي تاجر سيعطيك 1000 دولار على الأقل من أجلهم |
Bu onlar için Noel, onu kutluyorlar. | Open Subtitles | عيد الميلاد من أجلهم أيضا، أنهم يحتفلون. |
O da onlar için savaştı. Herkes gibi onun da bir tek nedeni vardı. | Open Subtitles | وقد قاتل من أجلهم ذات مرة ، للسبب الوحيد الذي يقاتل من أجله إنسان |
Tamam, onlar için değil bu, Michael için. | Open Subtitles | أوكي .. أنتي تفعلي ذلك من أجل مايكل وليس من أجلهم |
Bazen unutabiliriz ama insanların uğruna savaştığı şeyler vardır. | Open Subtitles | أحياناً نحاول أن ننسى، لكن أحياناً ثمة أشياء وأشخاص يستحقون أن نقاتل من أجلهم |
Onlar adına mutlu olmak istiyordum ama kıskanıyordum. | Open Subtitles | و أردت أن أكون سعيده من أجلهم ولكن , كنت أشعر بلغيره |