Bir mimar olarak geçmişin farkındalığında bugün için tasarlarsınız gerçekte bilinmez olan bir gelecek için. | TED | كمعماري فأنت تقوم بالتصميم للحاضر، مع إدراك للماضي، من أجل المستقبل و الذي هو مجهول أساسا. |
Ve en önemlisi, değişim olacak. gelecek için değişim! | Open Subtitles | القضيّة هي التغيير، التغيير من أجل المستقبل |
En azından artık biliyorsun. Yani gelecek için. Evet, ne yapalım? | Open Subtitles | على الأقل الآن انت تعلم, من أجل المستقبل. |
gelecek için hastanenin bütünlüğünü korumalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نحافظ على سلامة المستشفى من أجل المستقبل. |
İnsan ırkının geleceği adına savaşıyor. | Open Subtitles | تقاتل من أجل المستقبل بالأصالة عن الجنس البشري |
...anı kutlamak için değil, gelecek için. | Open Subtitles | ليست للاحتفاء بهذه اللحظة، بل هي من أجل المستقبل |
gelecek için seçenekleri değerlendirmek isteyen bir kadın. | Open Subtitles | الزوجـة التي تريد أن تبقي خياراتها مفتوحـة من أجل المستقبل |
Sahip olduklarınla eğlenmek yerine, gelecek için her şeyi riske atıyorsun. | Open Subtitles | وبدلا من الاستمتاع بما لديك بالوقت الحاضر, أنت خاطرت بكل شيء من أجل المستقبل. |
"Her zaman gençlerimiz için bir gelecek hazırlayamasak da gelecek için gençlerimizi iyi hazırlamalıyız." | Open Subtitles | لا نستطيع ان نبني المستقبل دائما من اجل شبابان لكننا يمكن ان نبني شبابنا من أجل المستقبل |
Belki istediğim o gelecek için savaşımı böyle veriyorumdur. | Open Subtitles | ربما هذه هي الطريقة التي أحارب بها من أجل المستقبل الذي أريده |
Kimliği belirsiz Almanlar tarafından yazılan broşürler okuyucuları Hitler'i bırakmamak, gelecek için şiddetle savaşmak ve umutlarını kaybetmemeleri için teşvik ediyordu. | TED | كتبها مجهولون ألمان، حثّت المنشورات قارئيها على نبذ هتلر، ليقاتلوا بشراسة من أجل المستقبل... وعدم التخلّي عن الأمل. |
Onları uyruğumda tutmalıyım. gelecek için tek çözüm yolu budur. | Open Subtitles | -يجب أن اكسبهم لصفي هذا هو الخلاص الوحيد من أجل المستقبل. |
gelecek için mütevazı bir yatırım işte. | Open Subtitles | إنّه تأمينه الصغير من أجل المستقبل |
-Altın gelecek için çok fazla. | Open Subtitles | الكثير من أجل المستقبل الذهبي يا بني |
tüm dünyada daha barışçıl, adil, ve özgür bir gelecek için risk alan, gecesini gündüzüne katan insanların global ağlarını gerçek anlamda güçlendirerek yapmak zorundayız. | TED | علينا أن نفعل ذلك حقاً من خلال حشد الشبكات العالمية للمواطنين في جميع أنحاء العالم, المدعومة من الناس الذين يعملون بجد كل يوم, ويتحملون المخاطر الشخصية من أجل المستقبل لعالم أكثر سلاماً, أكثر عدلاً, أكثر انفتاحا وحر. |
gelecek için. | Open Subtitles | من أجل المستقبل |
Yani katilimiz bilmeden onu gelecek için kurtardı. | Open Subtitles | -إذن قاتلنا أنقذه بدون قصدٍ من أجل المستقبل . |
Ryota gelecek için şimdiden çaba sarfetmesi gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | ريوتا) يعتقد أنه يجب أن يبذل جهدا الآن) من أجل المستقبل |
gelecek için! | Open Subtitles | من أجل المستقبل ... |
İnsan ırkının geleceği adına savaşıyor. | Open Subtitles | تحارب من أجل المستقبل بالنيابة عن الجنس البشري |