Bana güvenmeyi öğrenmelisiniz. Çünkü yaptığım her çalışma, bu şirketin geleceği için. | Open Subtitles | صدقوني عندما أقول ما أقوم به هو من أجل مستقبل هذه الشركة، |
Son olarak, umarım bu mikroskobik evrenin güzelliği ve amacı kanser araştırmalarının geleceği için yeni ve yaratıcı yaklaşımlara ilham kaynağı olabilir. | TED | وفي النهاية، أملي هو أن يستطيع جمال وهدف هذا العالم الميكروبي إلهام مناهج جديدة وإبداعية من أجل مستقبل البحث في مجال السرطان. |
İstemesek bile, insanlığın geleceği için kurban vermek gerekecek. | Open Subtitles | من المؤسف آجل لكن كما تعرف التضحية ضرورية من أجل مستقبل الجنس البشرى |
Buradaki bazı insanlar daha iyi bir gelecek için çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | يتخلّون عن دمّهم عرقهم و دموعهم هنا من أجل مستقبل الرفاهية والرخاء |
İnsan ırkının geleceği adına savaşıyor. | Open Subtitles | تحارب من أجل مستقبل الجنس البشري |
Hıristiyan inancının kaderi için de savaşıyoruz. | Open Subtitles | بل نقاتل من أجل مستقبل الإيمان المسيحي |
Birmanya'nın politik geleceğiyle ilgili bir referandum olacak. | Open Subtitles | سيكون هناك الآن استفتاء شعبي من أجل مستقبل (بورما) السياسي. |
İstemesek bile, insanlığın geleceği için kurban vermek gerekecek. | Open Subtitles | من المؤسف آجل لكن كما تعرف التضحية ضرورية من أجل مستقبل الجنس البشرى |
Bunu şehrimizin çocuklarımızın hepimizin geleceği için istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد هذا من أجل مستقبل المدينة، أطفالنا، الجميع. |
Halkımın geleceği için cesur kararlar almak gerekir. | Open Subtitles | يجب أن نتخذ قرارات جريئة من أجل مستقبل شعبنا. |
Halkımın geleceği için cesur kararlar almak gerekir. | Open Subtitles | يجب أن نتخذ قرارات جريئة من أجل مستقبل شعبنا. |
Onun bahsettiği devrim sadece ülkemizin geleceği için yapılacak bir savaş değildi. | Open Subtitles | هذه الثورة كما فسّر ليست مجرّد حرب من أجل مستقبل بلادنا |
Çocuklarımızın geleceği için ölmeye hazırlardı. | Open Subtitles | كان الناس مستعدّون للموت من أجل مستقبل أطفالنا |
Benim için değil ülkemizin geleceği için. | Open Subtitles | ليس من أجلي بل من أجل مستقبل بلدنا |
Çok sayıda Oklahomalı daha iyi bir gelecek için California'ya gidiyor. | TED | حيث ينتقل سكان أوكلاهوما إلى كاليفورنيا بأعداد كبيرة من أجل مستقبل أفضل. |
O zaman, daha güzel bir gelecek için bize katılın. | Open Subtitles | فأنتم تحتاجون لأن تنضموا الينا من أجل مستقبل أفضل |
Belki de en iyisi asla olmayabilecek bir gelecek için yaşamayı bırakmaktır. | Open Subtitles | ربما من الأفضل أن تتوقفي عن العيش من أجل مستقبل ربما لايحدث حتى |
İnsan ırkının geleceği adına savaşıyor. | Open Subtitles | تحارب من أجل مستقبل البشر |
Hıristiyan inancının kaderi için de savaşıyoruz. | Open Subtitles | بل نقاتل من أجل مستقبل الإيمان المسيحي |
First Leydi olarak başkanın Abbudin'in geleceğiyle ilgili vizyonuna elçilik yapmaları için onları ben seçtim. | Open Subtitles | بصفتي السيدة الأولى، فقد عينتهم ليكونوا بمثابة سفراء لرؤيا الرئيس من أجل مستقبل (عبودين) |