Önemli olan onun iyiliği için bu düşüncesinden vazgeçirmek. | Open Subtitles | الشيء المهم هو أن نجد طريقة لمنعه من اكتشاف الحقيقة من أجل مصلحته الخاصة. |
Yani bunlar onun iyiliği için miydi? | Open Subtitles | إذاً قيامكِ بهذا هل كان كله من أجل مصلحته ؟ |
Kafasında bisiklet kaskı bulunan bir çocuk gördüğümde... bir iyi pataklamak isterim, sırf onun iyiliği için. | Open Subtitles | أرى طفلاً يضع خوذة الدراجة أودُ أن أبرحه ضرباً من أجل مصلحته |
Onu ikna edebilirim galiba. Kendi iyiliği için. | Open Subtitles | أظنني قد أستطيع إقناعه من أجل مصلحته الخاصة |
Ona çok düşkünüz fakat bu kendi iyiliği için. | Open Subtitles | نحن نحبه، ولكن هذا من أجل مصلحته |
Kendi iyiliği için yapıyoruz! | Open Subtitles | -لماذا أنتي حزينة؟ نحن نفعلها من أجل مصلحته |
Bunu onun iyiliği için yaptım! | Open Subtitles | أليس كذلك لقد فعلت كل هذا من أجل مصلحته |
Umarım kendi iyiliği için çok yaklaşmaz. | Open Subtitles | أتمنى من أجل مصلحته أن يبقى عند حدوده. |
Onun iyiliği için, seni şişko karı. | Open Subtitles | من أجل مصلحته أيتها الوغدة السمينة. |
Kendi iyiliği için Jang Pil Woo'yu yakalaması gerekiyor. | Open Subtitles | إنه يريد الحصول على "جانغ" من أجل مصلحته. |
Onun iyiliği için yapıyorum. | Open Subtitles | إني أفعل ذلك من أجل مصلحته |
Onun iyiliği için kalmayı denemeliyim. | Open Subtitles | -ربما من الأفضل أن أبقى من أجل مصلحته |
Kendi iyiliği için. | Open Subtitles | من أجل مصلحته الخاصة. |
Bay Callen ve Bay Hanna, rica etsem kendi iyiliği için Bay Beale'ın silahını alır mısınız? | Open Subtitles | {\pos(192,210)} سيد (كالن)، سيد (هانا)، إذا أردتما، جردا السيد (بيل) من السلاح من أجل مصلحته. |
Onun iyiliği için izlemelisin. | Open Subtitles | يجب أن تشاهد، من أجل مصلحته. |
Tıpkı Euler. Kendi iyiliği için yaptığı motifler. | Open Subtitles | مثل (أويلر)، خُلقَ من أجل مصلحته |
Onun iyiliği için bu Jane. | Open Subtitles | (انه من أجل مصلحته يا (جايني |
Kendi iyiliği için. | Open Subtitles | من أجل مصلحته |