Bu önemli bir farklılıktır, çünkü, tamamen farklı iki morfolojiyi işaret eder. | TED | وهذا فرق مهم لأنه يفرق بين نوعين مختلفين تمامًا من الأشكال التضريسية. |
Aslında, bir çok sevgi çeşidi vardır ve etrafımızda bunları görebiliriz. | Open Subtitles | للحبّ العديد من الأشكال ويمكن أن نعبّر عنه بكثيرٍ من الطرق |
Sizi herhangi bir şekilde utandırdıysam çok ama çok özür dilerim. | Open Subtitles | أنا أعتذر جدًا لأنني سببتُ لك الإحراج بأيّ شكل من الأشكال |
Yani bu maddeyi bir çok formata düşünebilirsiniz. | TED | وبالتالي فالمادة يمكنها اتخاذ الكثير من الأشكال. |
Aslında genetik modifikasyon yeni değil. Hemen hemen yediğimiz her şeyin bir şekilde genetiği değiştirilmiş. | TED | الآن، التعديل الوراثي ليس شيئاً جديداً، عملياً كل شيء نأكله قد تم تعديله وراثياً بشكل من الأشكال. |
Platon, kusurlu dünyamızın ötesinde, mükemmel bir değişmeyen bir Formlar dünyası olduğunu iddia ediyordu. | TED | يقول أفلاطون أن وراء عالمنا غير المثالي عالمٌ مثاليٌ لا يتغّير من الأشكال. |
Büyük bir çoğunluğu, hiç kimse için insani olmayan şartlardaki mülteci kamplarında kalıyor. | TED | الأغلبية العظمى منهم تبقى في معكسرات المهاجرين، والتي لا يمكن تعريفها كإنسانية بأي شكل من الأشكال. |
bir dizi seksi şekil ve feromon yardımı ile orkideler, böcekleri onlarla çiftleşmeleri için ikna eder. | TED | من خلال مزيج من الأشكال المثيرة والفرومونات، تقنع الأوركيد الحشرات للتزاوج معها. |
Bu eleman, bir şekilde acayip ciddi görünüyor. | TED | وهذا ، الذي يبدو لا يبدو رسمياً ، في شكل من الأشكال. |
Kurumun ilgisini toplamış ve sorgulanmış bir sanat formu da soyut ekspresyonizmdir. | TED | وواحدة من الأشكال الفنية التي أثارت اهتمام الوكالة ، وبذلك تكون قد تعرضت لسؤال ، هو التعبير التجريدي. |
Bu doğru, düşündüm ki eğer bir şekilde, onu artık sevmeyecek olsaydın beni sevmen için her şeyi yapardım. | Open Subtitles | .صحيح ظننت أنك ربما توقفت عن حبه ،بشكل من الأشكال وبعدها فكرت أني سأجد طريقة ما |
Gelecek nesillerde Cefalu ismiyle en ufak bir ilgisi olacaklar bile kendilerini tehdit eden şeyi görecekler. | Open Subtitles | حتى أجيال المستقبل بأي شكل من الأشكال مرتبطة بعائلة سيفالو اصبح وجودهم محل تهديد |
Duygularınızı belli ederseniz jüri herhangi bir tarafı tuttuğunuzu düşünebilir. | Open Subtitles | إذا اظهرت العاطفة هيئة المحلفين ربما تأخذه لصالحها بشكل من الأشكال |
Eminim, çok sıcak bir kızsın. Hiç de sıkıcı değilsindir. | Open Subtitles | أنا متأكد أنك إمرأة دافئة جدا ليست بأي شكل من الأشكال قطعة مكبوتة |
Şartlı tahliyeni herhangi bir şekilde ihlal edersen kodese geri dönersin, anladın mı? | Open Subtitles | لاتتصلين بي, سألقيك في السجن تنتهكين شروط إطلاق سراحك بأي شكل من الأشكال ستعودين إلى السجن, هل تفهمينني؟ |
Krizle bir alakam olduğunu düşünmüyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | هل تعتقد بأني بأي شكل من الأشكال قد سببت له الانهيار ؟ |
Hiç de öyle değil. Bu iki taraf içinde kârlı, karşılıklı bir iş anlaşması. | Open Subtitles | ليس بأى شكل من الأشكال هو بشكل متبادل ترتيب العمل المفيد |
Lt büyülü röntgencilik eski bir biçimi var. | Open Subtitles | إنها من الأشكال القديمة من استراق النظر السحرية |
Eğer yakın geçmişli bir tecrübemden bahsedecek olursam üçgenler, dost canlısı şekiller değil. | Open Subtitles | حسناً,لوأنا ربما . بالتحدث عن تجربة شخصية أخيرة المثلث ليس من الأشكال الودودة , حسناً ؟ |
Koloniyi istila edenler daha önce karşılaştıklarımızın aksine oldukça organize bir şekilde çalışıyorlar. | Open Subtitles | ليس مثل أي ربليكتورز نحن واجهناهم من قبل ربما يتم التحكم فيها من جانب زعيم من الأشكال الإنسانية |