Argon gibi başka gazların eklenmesiyle birçok renk elde edilebilir. | Open Subtitles | وبإضافة غازات أخرى كالأرجون يمكن إستخدام مدى واسع من الألوان |
Çevremizde bizim algılayamadığımız ama elektronik gözün algılayabildiği birçok renk var. | TED | هناك الكثير والكثير من الألوان حولنا لا يمكنننا تمييزها، لكن هذه العين الإلكترونية تستطيع ذلك. |
Çok güzel bir renk yelpazesi ortaya koyuyorlar: kargaları andıran parlak, koyu renkli tüyler, siyah ve beyaz şeritler veya parlak kırmızı benekler. | TED | أنها تكشف عن مجموعة جميلة من الألوان: ريش لامع، زغب غامق، تذكرنا بالغربان، شرائط متناوبة من الأسود والأبيض، أو بقع من الأحمر الفاقع. |
İşe alındılar ve boyama ile ilgili eğitim aldılar. Birlikte kendi mahallelerini dönüştürdüler. Tüm caddeyi dev, renkli bir desene çevirdiler | TED | تم التعاقد معهم ومن ثم تدربوا كما الرسامون وسوية حولوا حيّهم والشارع بأكمله إلى مزيج فسيفسائي عملاق من الألوان |
Sırf 10,000 Frank'lık boya harcadım. | Open Subtitles | لقد كلفتني أكثر من 10 الآف فرنك من الألوان |
Şimdi denedikleri renkleri saymamız gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً الآن علينا ان نعد كم من الألوان قد إستخدموا |
Rengarenk olmak yeterlidir. Rengarenk yaşa lütfen. | Open Subtitles | . استمر وكُن غني بالألوان وأكمل حياتك بمزيد من الألوان |
Prizmadan ayrılan güneş ışığına yakından bakarsanız, renk şeritlerinin olmadığı karanlık aralıklar görürsünüz. | TED | إذا نظرتم عن قرب إلى ضوء الشمس المنقسم من خلال موشور، فسوف ترون فجوات معتمة تفتقد شرائط من الألوان. |
Kafamda bir renk karmaşası vardı ve yedi yaşımdaydım. | TED | كنت حينها في السابعة من العمر، مع فوضى من الألوان في رأسي. |
Eğer hoş sesler çıkartmak için makineler programlanabiliniyorsa, neden kumaşlar için de hoş renk dokumaları yapılmasın ki? | TED | إذا تمكنت من برمجة آلة لتصنع أصواتً ممتعة، لم لا تبرمجها لنسج أنماط مبهجة من الألوان من الملابس؟ |
Burada, tuzlu çamurla kaynak suyu karıştıyorlar ve bu göletin üzerinde yayılıyor, su buharlaştıktan sonra, bir renk cümbüşü ortaya çıkıyor | TED | هنا، فإنها تخلط الطين المالح مع مياه الينابيع ونشرها في البرك الضحلة، وكما تبخرت، تحولت إلى مشهد من الألوان. |
Zaman zaman, bir renk ve öykü kaleydoskopunda tarihin küçük anlarını yakaladığımı düşünürüm. | Open Subtitles | أحياناً يخيل إلى أننى و الكاميرا واحد و نحن نلتقط الصور فى ملحمة إغريقية من الألوان و الأحداث |
Daha renk gerekli. Ben yapayım. | Open Subtitles | أنت تحتاجين المزيد من الألوان دعينى أقوم بذلك |
Çok fazla renk var... bütün güzel atlar. | Open Subtitles | إذا العديد من الألوان كُلّ الخيول الجميلة |
Kadinlar renk ister. Bir suru, ama bir suru renk. | Open Subtitles | النساء تردن ألوان , الكثير والكثير من الألوان |
Ve renkler, birçok canlı renk etrafımda benimle beraber uçuyordu. | Open Subtitles | ،... وألوان الكثير من الألوان اللامعة التى كانت تطير حولى |
Daha fazla renk lazım. Turuncu, toprak kırmızısı... | Open Subtitles | أحتاج المزيد من الألوان, البرتقالي, والأحمر القانئ. |
Ancak bunlar benim için hafif renkli ve hareketli endüstri ürünleri, pek tasarım amaçlı olması için planlanmamış. | TED | ولكن بالنسبة إلي كانت مثالاً عن مواد صناعية مع قليل من الألوان والحركة صورة زيتية جميلة أشبه بتصميم غير مقصود |
Çok renkli göz yuvarın hakkında birkaç uyak mı? | Open Subtitles | بعض القوافي حول مقلة العين العديد من الألوان الخاصة بك؟ |
Biraz boya, biraz da cila bu kadar! | Open Subtitles | بعض من الألوان , وبعض من التلميع هذا كل ما أطلبه |
Turp turşusu ve patlıcanın, renkleri hiç de doğal değil. | Open Subtitles | الفجل المخلل و الباذنجان ليسا من الألوان الطبيعية |
Rengarenk. | Open Subtitles | الكثير من الألوان |