Bu geçen 24 saatte... eşim büyük bir stres altındaydı. | Open Subtitles | زوجتيتعرضت.. لكمية كبيرة من التوتر في الأربع وعشرين ساعة الأخيرة |
Antropolog Joan Silk'in çalışmasında dişi bir grup arkadaşı olan dişi babunların kortizol seviyelerine bakıldığında daha düşük stres gözlemleniyor, daha uzun yaşıyorlar ve yavruları daha çok hayatta kalıyor. | TED | العالم في علوم الإنسان جوان سيلك تبين أن إناث البابونز الذين لديهم أصدقاء إناث أساسيون يُظهرون مستوى أقل من التوتر خلال مستويات الكوتيزول، يعشن حياة أطول وينجوا نسلهن بشكل أكبر. |
Semptomların başlangıcı bazen stres ya da travma kaynaklı oluyor. | Open Subtitles | ظهور الأعراض أحيانا ينتج من التوتر أو الصدمه |
Gergin olmaman lazım dostum! Unutma baban bizimle! | Open Subtitles | دعك من التوتر يا صاح والدك بصحبتنا |
- Omuzların çok gerilmiş. | Open Subtitles | لديك الكثير من التوتر في أكتافك حدث ولا حرج |
Son zamanlarda sinirlerim bozuk biraz, sabahlığın... | Open Subtitles | كنت أشتكي من التوتر الرهيب في الآونة الأخيرة ثوبكِ... |
Az önce hastadan stresi azaltmasını isteyip, onun önünde bir stajyere kahve için bağırdığınızın farkındasınızdır sanırım. | Open Subtitles | أتدرك بأنك للتو أخبرت مريضا أن يخفف من التوتر وبعد ذلك تصرخ في طبيب مستجد بسبب.. قهوة؟ |
Böyle bir gerilim akciğerlerini etkiler onlara baskı yapar gittikçe daha da küçültür. | Open Subtitles | هذا النوع من التوتر يذهب مُباشرة إلى الرئتين، يعصرهما، ويجعلمها يُصبحان أصغر وأصغر. |
Biraz stres altında, doğru düzgün uyumuyor. | Open Subtitles | انها تعاني الكثير من التوتر والإجهاد ..و لم تنم جيداً |
stres'den uzak bir yürüyüş yapayım demiştim. | Open Subtitles | فقط تمشية خالية من التوتر على طول المحيط والنسيم يتخلل شعري |
Aslında Efendim, son zamanlarda çok fazla stres içindeydiniz. | Open Subtitles | أنت تعرف ,سيدى , أنك على قدر كبير من التوتر |
Hepimiz stres altındayız, Emily. | Open Subtitles | ونحن جميعا تحت الكثير من التوتر هنا، إميلي. |
Fazladan stres yaratacak bir şey? | Open Subtitles | مؤخراً في البيت ؟ هل يوجد مزيد من التوتر ؟ |
Akıl hastanesi değildi; orası stres kliniği. | Open Subtitles | لم تكُن مصحّة عقليّة، كانت عيادة للعلاج من التوتر. |
Her gün birlikte çalışıyoruz genellikle de epey stres altında. | Open Subtitles | نحن نعمل سويا كل يوم عادة تحت مقدار جيد من التوتر |
Son zamanlarda çok büyük bir stres altındayım. | Open Subtitles | و لكني كنت تحت قدرا كبيرا من . التوتر في الآونة الأخيرة |
Gergin olmaman lazım dostum! | Open Subtitles | دعك من التوتر يا صاح لنجهّزه... |
Evet, bu basınç noktası çok gerilmiş. | Open Subtitles | أجل، هناك الكثير من التوتر في نقطة الضغط هذه، هنا |
Oh, sorun yok. Sadece sinirlerim bozuk. | Open Subtitles | فقط موجة عارمه من التوتر |
Tüm bu kokular stresi azaltmaya yardımcı olan şeylerdir. | Open Subtitles | حسنا، كل هذه العطور تساعد في التخفيف من التوتر |
Yine, sahneye dramatik bir gerilim ekleniyor. | TED | وهذا يضفي شيئًا من التوتر الدرامي للمشهد مرة أخرى. |