Bana dükkanda bir parça şeker verdiler. Biraz ister misin? | Open Subtitles | لقد اعطونى قطعة من الحلوى فى المتجر , اتريد بعضها |
Yaşlı insanlar çok şeker yemez Bart fakat sana biraz kurabiye yapabilirim. | Open Subtitles | كبار السن لا يأكلون الكثير من الحلوى لكن بإمكاني صناعة البسكويت لك |
Her çocuğa iki ya da üç tane büyük şeker veriyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يعطون قطعتان أو ثلاث قطع من الحلوى الكبيرة لكل طفل |
Dedi ki "Dün Berlin'de bir Alman gazeteciyi neredeyse şekerleme ile başından vuruyordun. | Open Subtitles | قال: كدت أن تُصيب صحفيًا ألمانيًا برأسه بـ لوحٍ من الحلوى في برلين الأمس |
Başka şekerleme var mı? Yol için. | Open Subtitles | هل لديكِ قطعة أخرى من الحلوى لأجل الطريق |
Bir komşunuz pasta yiyorsa diğer komşular da o pastadan yerler. | Open Subtitles | حصل جارٌ على بعض الحلوى ويريد باقي الجيران بعضاً من الحلوى |
Gidip şekerleme ve dondurma için çikolata şurubu alacağız. | Open Subtitles | سوف نذهب لجلب بعض من الحلوى و الشيكولاته السائلة من أجل الآيس كريم |
Bir keresinde koca bir patlayan şeker paketini burnuma çektim, evet. | Open Subtitles | أتعلمي، في أحد المرات إستنشقت عبوة كاملة من الحلوى المفرقعة، أجل |
Sponsor da Amerika'nın en sevdiği patlayan şeker Pop Rocks'tı. | Open Subtitles | والراعي كان المفضل لدى أمريكا ساليفا للحلوى: مقاذف من الحلوى. |
Eğer anne dersen, sana daha çok şeker verebilir hatta. | Open Subtitles | ربما قد تحصل على المزيد من الحلوى إذا فعلت ذلك |
Bir kaç dakika sonra, odanın bir köşesine gidiyor ve küçük bir parça şeker buluyor, bir M&M. | TED | حسنا, بعد بضع دقائق, تذهب هي إلى ركن في الغرفة, وتجد قطعة صغيرة من الحلوى, حلوى إم آند إم. |
Ve oturup katılımcılarına ne kadar şeker aldıklarını gözledik. | TED | ونحن نراقب فقط كم يأخذ المشاركين من الحلوى. |
Madem bir şey getirecektin, bir kutu şeker getirseydin ya. | Open Subtitles | إذا اردت جلب شىء لماذا لا تجلب عُلبة من الحلوى ؟ |
Bayan, günde kaç tane şeker yediğiniz hakkında bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | على سبيل المثال يا سيدتى هل لديك فكرة كم قطعة من الحلوى تأكلين يومياً ؟ |
Ha-ha-ha! Çocuklar bu akşam birer parça şeker yiyin... ve geri kalanını da-- | Open Subtitles | أطفال، يمكنكم تناول قطعة واحدة من الحلوى الليلة، |
Hatta istedigi kadar şeker ve McDonalds'dan istediği kadar şey almaya bile hakkı var. | Open Subtitles | وكانت تحصل على ماترغب من الحلوى والطعام من ماكدونالدز |
şeker yemek yok, çizgiroman yok ve koridorda ışık da yok. | Open Subtitles | لامزيد من الحلوى لامزيد من المزاح ولا مزيد من النور في الممرات |
Senin görevin televizyon seyredip çok şekerleme yemek. | Open Subtitles | .. وظيفتكِ هي مشاهدة التلفاز وتناول الكثير من الحلوى |
Biraz daha şekerleme verip karışık CD hazırlayacağım. | Open Subtitles | سأهديهم مزيداً من الحلوى وأصنع لهم أسطوانات أغاني |
Biraz daha pasta istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد ركوب المهر أريد تناول قطعة أخرى من الحلوى |
Yeni aromalı yoğun formül, çikolata lezzeti arttırıldı, kalorisi azaltıldı... | Open Subtitles | انه نكهة جديدة من الحلوى نصفها شوكولاتة و قليلة السعرات الحرارية |