Anlaşılan kötülüğü dışarıda tutmak için yaptığım koruma büyüsü içeride de tutuyor. | Open Subtitles | يبدو أن تعويذة الحماية أبقت الشر بالداخل بدلاً من منعه من الدخول |
Bunun nedeni bu böcek ilaçları bulunması zor, pahalı ve böceklerin bitkilerin içine girmesine engel olmuyor. | TED | وذلك لأن هذه المبيدات الحشرية قليلة الوجود لأنها مكلفة . وهي أيضاً لا تمنع الحشرة من الدخول إلى داخل النبات |
- uzak tut şunları! - Polisi mi uzak tutayım? | Open Subtitles | أمنعهم من الدخول أمنع الشرطة من الدخول ؟ |
Ateş Ulusu gemilerinin içeri girmesini engellemek için bu karışık mayınları kullanıyorduk. | Open Subtitles | لقد كنا نستخدم هذه الألغام المتكتلة لنمنع سفن أمة النار من الدخول |
Filmi yalnızca izlemediğinizi, aynı zamanda içine girip oyuncularla ve performansla dans ettiğinizi düşünün. | TED | تخيل أنك لن تتمكن من مشاهدة الفيلم وحسب، بل ستتمكن من الدخول فيه والرقص مع الممثلين، والرقص مع الأداء، |
Naquadria projesinde çalışan bir bilimadamına kendimi naklederek Kelowna araştırmalarına erişim sağladım. | Open Subtitles | تمكّنت من الدخول إلى بحث الكيلوانيين بزراعة نفسي بين علماء مشروع النكوادريا. |
- Beni de öldürecekti. - İçeri nasıl girdi? | Open Subtitles | كان سيقتلني أيضا - كيف تمكّن من الدخول ؟ |
Beni kurtarmak için oraya gitmişti. İçeri girmeyi başardığımda, çoktan ölmüştü. | Open Subtitles | ذهب هناك لكيّ ينقذني، وحين تمكّنت من الدخول كان قد مات. |
Orayı resmen paramparça etmişler. Bilgisayara girmişler. | Open Subtitles | عمليًّا قاموا بتمزيق المكان إلى أشلاء وتمكنوا من الدخول للحاسوب المركزيّ. |
İçeri girmek için kestiği cam parçasını görebiliyorsunuz. | Open Subtitles | سترى لوح الزجاج الذى قطعه ليتمكن من الدخول |
Hadrianus barbarları dışarıda tutmak için duvarı yapmıştı. | Open Subtitles | أن هيدريان قد إستخدم حائطه لمنع البربر من الدخول |
İngilizleri dışarıda tutmak için Hollandalı göçmenlerin yaptığı gerçek duvara giden bir yolu izler. | Open Subtitles | بناه الهولنديون الأصليون لمنع البريطانيين من الدخول. |
Yüz yüze gözlerinin içine bakarak özür dileyebilirsem, bizi affettirebilirim. | Open Subtitles | إن تمكنت من الدخول. وإعتذرت لهم وجهاً لوجه ونظرت إلى أعيُنهم، فيمكن أن أظفر بمسامحتهم لنا. |
Belki uzak durmalarına ateş neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | ربما النار هي التي كانت تمنعهم من الدخول |
Senin gibi çocukları uzak tutmak için güzel bir hayalet hikayesi. Hayır hayalet hikayesi gibi duruyor ama gerçekten dikkatli olmalısınız. | Open Subtitles | تبدو كأنها قصة أشباح جيدة و هى تمنع الأطفال أمثالك من الدخول |
Bu noktada, içeri girdiğinizde hiç bir teknik sorunu gizleyemem. | Open Subtitles | في هذه النقطة لا يوجد مشاكل تقنية لتمنعك من الدخول |
Görevin bu tesise girip, silahları teşhis etmek,.. | Open Subtitles | مهمّتك أن تتمكّن من الدخول إلى تلك الوسيلة، |
- Belki de değildi. Bence, pencereden girip, raftan bir şey alan biriydi. | Open Subtitles | ربما لا ، أقترح أنه واحداً تمكن من الدخول |
Oralara ulaşmak için erişim hakları kısıtlı değil mi? | Open Subtitles | أليسوا محظورون من الدخول إلى المستويات الثانوية بعد الآن؟ |
- İçeri nasıl girdiğini bulun. - Baş üstüne. | Open Subtitles | و اعرفا كيف تمكّن من الدخول - سأباشر بذلك - |
Oradan da bu binanın su tesisatına girmeyi başardı. | Open Subtitles | من هناك تمكّن من الدخول إلى تزمّر البالوعة في هذه البناية. |
Evi kontrol et. Bakalım nereden girmişler. | Open Subtitles | تفقد بقية المنزل وانظر كيف تمكنوا من الدخول |
Ona bu yüzden ihtiyaç duyuyorlarmış. İçeri girmek için. | Open Subtitles | لهذا الغرض كانوا بحاجة له ليتمكنوا من الدخول |
İçeriye nasıl girdiler anlamıyorum. Parmaklıklar zarar görmemiş. | Open Subtitles | لا أفهم كيف تمكنوا من الدخول البوابة حتى لم تتضرر |