Ulusumuz eşi görülmemiş bir huzur ve refah dönemi yaşıyor. | Open Subtitles | أمتنا تتمتع بفترة لا مثيل لها من السلام و الإزدهار |
Bu iyi bir deneyimdi ve sizlere de öneriyorum ve bu aileme çokça huzur getirdi. | TED | كانت تجربة جيدة، وأوصي بها، كما أنها أحضرت لعائلتي الكثير من السلام |
Karının katilini öldürdüğünde sahip olacağın huzur gibi mi? | Open Subtitles | النوع من السلام الذي تحصل عليه عندما تطلق النار على قاتل زوجتكَ؟ |
Cidden, ikimiz savaşı atlattık üçümüz Barış zamanında da hayatta kalacak. | Open Subtitles | لكن جدياً كلانا نجا من الحرب و ثلاثتنا سننجو من السلام |
Onu durdurdum ve dünya yeni bir Barış dönemine girdi. | Open Subtitles | لقد أوقفته و دخل العالم في حقبة عظيمة من السلام |
Umarım biraz olsun huzura ereceği bir yer bulur. | Open Subtitles | أتمنى أنه وجد مكاناً ما ينعم فيه ببعضٍ من السلام |
20 senedir huzurun ve refahın keyfini çıkarıyoruz. | Open Subtitles | لقد تمتعنا بعشرين سنه من السلام والإزدهار. |
Bakalım hangisi bize, bir başka huzurlu bir yıl getirecekler. | Open Subtitles | لنري من الذي منهم سجلب لنا سنة آخري من السلام |
Biraz huzur ve sessizlik istemenin ne anlama geldiğini biliyor olmalısın. | Open Subtitles | عليكي أن تعرفي ماذا تعني حاجة لقليل من السلام والهدوء. |
huzur nedir bilmesin! Dert etme bu kadar. | Open Subtitles | اللعنة عليها , عسى ألّا تحظى بلحظةٍ من السلام. |
Benden uzakta olmaya devam edersen, huzur ve rahat içinde olabilirim. | Open Subtitles | هل تمانعين من الذهاب بعيدا حتى أستطيع أخيرا .ان احصل على القليل من السلام والهدوء |
Endişeyle karışık bir huzur kaplamıştı içimi o yüzden yaşana an, kontrol edilmez bir hale bürünmüştü. | Open Subtitles | نوع من السلام اجتاحني, مع مزيج من الخوف لعجزي عن التحكّم باللحظة. قصّة ساحرة, |
Sana biraz huzur vermemin bir yolu olsaydı, keşke. | Open Subtitles | ..و أخفّف عنك التوتّر .. وأعطيك قدرا من السلام |
Burada her şeyi bir nedenle yaparız... 4 yıldan beri huzur içinde olmamızın nedeni de bu. | Open Subtitles | نحن نفعل شيئاً ما هنا لسبب نحن نعرفه وهذا أعطانا 4 سنوت من السلام |
Bu nedenle yolculuğa tek başlarına çıkıp yalnızlıklarının kendilerine huzur ve sessizlik getirmesini umut ederler. | Open Subtitles | و بهذا يستقلّون بأنفسهم آملين أن تجلب لهم خلوتهم بعضاً من السلام و الهدوء |
Herhangi bir kanun, devlet ya da Barış ortamı yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك قانون ولا دوله وقليلاً جداً من السلام |
Sonuç olarak, korku, kaçınma, güvensizlik ve yanlış anlamalarla dolu bir kısır döndü oluşmuştu ve bu, kendimi güçsüz hissettiğim bir savaştı, her türlü Barış ve uzlaşma kurabilmekten acizdim. | TED | في الواقع، حلقة مفرغة من الخوف، والهروب، عدم الثقة وسوء الفهم كانت قد تشكّلت وقد كانت معركة شعرت فيها بالعجز وغير قادرة على تكوين أي نوع من السلام أو المصالحة. |
Barış ve mutluluk dolu yeni bir döneme girerken, bu anı Cybertronian Savaşlarının sonu ilan edelim. | Open Subtitles | ليكن هذه هى نهاية حرب السيبرترون وبالمسيرة للامام الى حد جديد من السلام والسعادة حتى يصبح الجميع واحد |
Cinayetin Barış getireceğini asla düşünmedim. | Open Subtitles | لم اعتقد ان بقتلنا لبعضنا البعض سيجلب اى نوع من السلام |
Galaksilerarası Barış ötesi bir görevimiz var. | Open Subtitles | لدينا مهمة لتأييد المزيد من السلام بين المجرات |
Üstünlüğe eriştin, saf bir iç huzura ve tüm pantolonların dahili iç çamaşırı olduğu bir mevkiye. | Open Subtitles | لقد بلغت مرتبة السمو حالة من السلام الداخلي التام حيث كل السراويل بها ملابس داخلية مدمجة |
Bu aileye artık huzurun gelmesi kanaatine vardık. | Open Subtitles | لقد ظننا أنه حان الوقت لبعض من السلام في هذه العائلة |
O benim doğum günüm. Ve onlar olmadan huzurlu bir gün geçirmek benim hakkım. | Open Subtitles | هذا عيد ميلادى, ويجب أن يُسمح لى بيوم واحد من السلام بدونهم |