İşin doğrusu, nasıl benim kanımdan biri oluyor anlamak çok zor. | Open Subtitles | فى الواقع , من الصعب أن تصدق أنها من لحمى ودمى |
Bu tür durumlarda, insanın kendisini ele vermemesi çok zor. | Open Subtitles | من الصعب أن تشجب هذا الأمر في مثل هذة الظروف |
Üzgünüm, ahbap ama şu an parmaklarımla kulaklarımı tıkamak biraz zor. | Open Subtitles | آسف ، ولكن من الصعب أن أضع يدى فى أذنى الآن |
Hastalıkla dolular. Kuş ayağı hastalığıyla gösterinde dans etmek zor olacaktır. | Open Subtitles | .إنها مليئة بالأمراض .من الصعب أن ترقص بالعرض مع تعلثم بالقدم |
Madem ki onu görmek bu kadar zor, belki ona bir kartvizit bırakabiliriz. | Open Subtitles | اذا كان من الصعب أن نراه ، ربما يتعين علينا ترك بطاقة اتصال. |
Bu tür durumlarda, insanın kendisini ele vermemesi çok zor. | Open Subtitles | من الصعب أن تشجب هذا الأمر في مثل هذة الظروف |
Ortak noktanız olmamasına karşın aşırı cinsel isteği azaltmak çok zor. | Open Subtitles | رغم لاتملك أوجه تشابه من الصعب أن تتسامى جاذبية جنسيّة شديدة |
Saygı duyduğun birini methetmek gerçekten çok zor çünkü Tom harika biriydi. | Open Subtitles | إنه من الصعب أن تمدح شخصاً تتطلع إليه لأن توم كان رائعاً |
Ailemden uzakta olmak çok zor, özellikle de annem bu kadar hastayken. | Open Subtitles | من الصعب أن أكون بعيدة عن عائلتي خاصة حينما تكون أمي مريضة |
O yüzden onu doğru yere yönlendirmek çok zor olmadı. | Open Subtitles | لذلكـ لم يكن من الصعب أن أضعهُ على المسارِ الصحيح |
Bu iç çamaşırıyla kral gibi görünmem biraz zor, değil mi? | Open Subtitles | إنه من الصعب أن أبدو بشكل ملكي بملابسي الداخلية، أليس كذلك؟ |
Ama bazen savaş meydanını ne zaman bırakacağını bilmek biraz zor oluyor. | Open Subtitles | لكن أحياناً من الصعب أن تعرف متى تترك ميدان المعركة، هل تعلم؟ |
Ve dürüst olmak gerekirse, bu teknolojinin birisini gözetlemek için kullanıldığını hayâl etmek zor değil. | TED | ولنكن منصفين ليس من الصعب أن تتخيل استخدام هذه التقنية للتجسس على شخص ما |
Bunun nasıl gerçekleştiğini hayal etmek zor olabilir. | TED | قد يكون من الصعب أن نتصور كيف أمكن لذلك أن يحدث. |
Eski kocasının kendi yaptığı işler var. Ve onun yalan söylediğini kanıtlamak bu kadar zor olmamalıydı. | Open Subtitles | زوجها السابق لديه جدول أعماله الخاص لن يكون من الصعب أن نثبت أنه كاذب |
Biliyorum, bütün gün O'nunlayken, yazmak çok zor olmalı. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب أن تكتب وأنت معها دوماً |
David, o aşık bir kadın, onu motive etmek oldukça zor olacak. | Open Subtitles | ديفيد، إنها إمرأة عاشقة من الصعب أن تدفعها للتفكير في هذه الأمور |
Sen artık küçük bir kız değilsin.Bu anlaşılması zor bir şey değil. | Open Subtitles | إنتِ لستِ فتاة صغيرة, في النهاية, ليس من الصعب أن.. |
Alkolun insanın kontrolünü kaybettirdiği doğrudur ve dayanıklılık seviyesinide artırır, ama bunu yeterli miktarda içmeyi ayarlamak çok zordur. | Open Subtitles | ان الكحول يجعل الجسد غير متزن ولكن من الصعب أن تشرب الكمية الملائمة |
FBI ajanını oynamak biraz zor olsa gerek ha? | Open Subtitles | من الصعب أن تلعب دور العميل الفيدرالي الآن، أليس كذلك ؟ |
Bir görüşmeye başınıza geçirilmiş çuvalla gittiğiniz zaman bulunduğunuz yeri belirlemek güç olabilir. | Open Subtitles | حين تُقاد إلي مقابلة معصوب العينين فيكون من الصعب أن تكتشف أين أنت |
Çin'de ailesiz genç bir kız olarak yaşamak çok zordu. | TED | في الصين، كان من الصعب أن أعيشكفتاة شابة دون عائلتي |
Anlayacağınız üzere, Daniel oldukça sosyal, görme engelli, el ve ayakları felçli biri, yani bizim hafife aldığımız bu cihazları kullanmak onun için zor. | TED | دانيال رجل اجتماعي، وهو أعمي ومصاب بالشلل، ولذلك من الصعب أن يستخدم تلك الأجهزة التي تعتبر بالنسبة لنا أساسية. |
Biraz sıra dışı olduğunu biliyorum ama burada yeni olmak zor, tamam mı? | Open Subtitles | وأنا أعلم أنها قليلا قبالة، ولكن من الصعب أن تكون جديدة هنا، حسنا؟ |
Dil barajı ve kültür farkı açısından Dünya'ya liderlik etmesi zor, sınırlı. | Open Subtitles | في قانون الأفلام بسبب حاجز اللغه و الأختلافات الثقافية من الصعب أن تأخذ زمام المبادرة في العالم |
Hiç bilmediğin bir adama yardım etmek zordur. | Open Subtitles | من الصعب أن تعرض حياتك للخطر من أجل رجل لا تعرفه أصلاً. |