Benliğin değerini desteklemek için koca değerler sistemleri ve fiziksel bir gerçeklik yarattık. | TED | مادمنا خلقنا نظاما كاملا من القيم وواقعا ملموسا كلهم مبنين على الاعتداد بالذات. |
Bir öncekinden daha iyi puan almak için 9 veya 9'dan az olan değerler arasından seçmeyi deneyebiliriz ve 64’e tamamlayabiliriz. | TED | لنحصل على نتيجة أفضل من السابقة. يمكننا أخذ مجموعة من القيم من 9 فأقل ونضيفها إلى 64. |
Ancak bu benim açımdan, asla söndürülemeyecek bir değerler bütünüdür. | TED | إلا انها مجموعة من القيم التي لا يمكن، من وجهة نظر، محوها. |
İkisi de hastalandı ikisi de aykırı değer, daha önce bir yerde karşılaştılar ve zaman aralığında bir saat eksik var. | Open Subtitles | هما لديهما المرض، هما من القيم المتطرفة، هما تقابلا من قبل، و هي لديها ساعة مفقودة في جدولها الزمني. |
Misal ben araba kullanırken tüm değer yargım değişiyor. | Open Subtitles | عندما أكون في سيارتي لدي أنواع مختلفة من القيم |
Açıklık belirli değerler kümesine yapılan bir taahhüttür. | TED | الانفتاح هو إلتزام بالنسبة لمجموعة من القيم |
Yani, din yoluyla iletilen birçok faydalı değerler var sonuçta. | Open Subtitles | أعني , هناك الكثير من القيم النافعة نقلت بالدين |
Yunanlılar demokrasi fikriyle gelişirken Doğu'ya çok daha başka değerler şekil vermeye başlamıştı. | Open Subtitles | بينما كان الإغريق يطورون فكرة الديمقراطية بدأت مجموعة مختلفة من القيم تتكوّن في الشرق |
Bir sorumluluk ve liderlik bazlı değerler dönemi. | Open Subtitles | حقبة من القيم المسؤولة التي تقوم عليها القيادة. |
Bu nedenle cüretkar olmak, cesur olmak, bağımsız ve kendi kendine yeter olmakta iyi olduğunuzu söyleyen bir kültür ve değerler kümesi oluşturduk. | TED | نتيجة لذلك، قمنا ببناء حول ثقافة ومجموعة من القيم وقال أن ما كنتم جيدة في وكان يجري جريئة، في كونها الشجاعة، في كونها مستقلة وتتمتع بالاكتفاء الذاتي. |
Derin bir direnç var, çünkü bu araçları kullanmak bizi bir sistem olmadığımızla yüzleşmemize zorluyor, bizi farklı bir değerler kümesi ile hareket etmemize zorluyor. | TED | هناك مقاومة العميق لأن استخدام هذه الأدوات القوات الأمريكية لمواجهة نحن لسنا نظاما، القوات الأمريكية تتصرف مع مجموعة مختلفة من القيم. |
Ama mesele şu ki, eğer gözlemini yaptığınız özellikler daha geniş bir gerçeklik manzarası içinde, çok geniş çeşitlilikte değerler alabiliyorsa, belirli bir sayısal değere karşılık tek bir açıklama olmasını beklemek yanlış olacaktır. | TED | ولكن الموضوع هو لو ان الملامح التي ترصدها يمكن وبالفعل تأخذ تشكيلة واسعة من القيم المختلفة عبر مساحة اوسع من الحقيقة اذن التفكير في تفسير واحد لقيمة معينة هو ببساطة مضلل |
Ve bunun sonucunda ortaya çıkan bir değerler setidir. | TED | ويعطي هذا الارتفاع لمجموعة من القيم. |
Hedeflerimizi düşündüğümüzde-- Şunu söylemeliyim ki; Interval klasik anlamıyla hümanistik bir kurumdur. bu hümanizm, temelinde insanı seven ve insana saygı duyan temel değerler ile zeki deneysel araştırmayı birleştirmenin bir yolunu arar. | TED | و بينما نفكر في أهدافنا يجب أن أقول ذلك انترفل هي في الحقيقة مؤسسة إنسانية بمفهوم كلاسيكي الإنسانية بأفضل حالاتها إيجاد طريقة لدمج الأبحاث التجريبية مع مجموعة من القيم الجوهرية التي تكن الحب والإحترام الأساسي للأشخاص |
Bir sonraki adım, kurmuş olduğum Nonhuman Rights (İnsan dışındaki canlıların hakları) Projesi oldu ve yargıçlara ne tür değer ve prensipler sunmak gerektiğini düşünmeye başladık. | TED | والشيء التالي الذي فعلناه هو مشروع الحقوق الغير بشرية, الذي قمت بتأسيسه , ثم شرعت في البحث في اي نوع من القيم و المبادئ نريد ان نضع أمام القضاة |
Amerika'nın ihtiyacı olan şey değer yargılarında devrimdir. | Open Subtitles | ما أمريكا يلزم هو ثورة من القيم. |
Von Mises diğer yandan pazarlamanın değerini açıklamak için öyle bir analoji kullanır ki, algılanan değer ile gerçek değere yaklaşımımız birebir herhangi başka bir değere eşit olmalıdır. | TED | ولكن فون ميسيس وسط اشياء أخرى اعتقد يستخدم تشبيه تجانسي هو في اعتقادي افضل شرح وتبرير بالنسبة لقيمة التسويق، ان القيمة المتوقعة و الحقيقة التي تقول اننا يجب بالفعل التعامل معها على انها قيمة مطلقة مساوية لأي نوع آخر من القيم |