Craig, öyle değ- Paylaştığımız tüm duygular... Onlar artık geçmişte kaldı. | Open Subtitles | أية مشاعر شاركناها فذلك كان من الماضي وهذا الجزء مات الآن |
Tanıdığını biliyorum, bunlar geçmişte kaldı ve geçmiş de seni incitemez. | Open Subtitles | أعرف بأنك كذلك، لكنه من الماضي والـمـاضـي لا يـمـكـن أن يـضـرك |
Ama şunu içten söylüyorum ki artık bunların hepsi geçmişte kaldı... | Open Subtitles | لكن يمكنني بصدق القول أن ذلك كله هو من الماضي الآن |
Ölen bir kızı kiliseye getirmek Geçmişten gelen bir kutsal ritüeldir. | Open Subtitles | .. إحضار فتاة ميتة إلى مذبح الكنيسة .أحضار جثة من الماضي |
Uzak geçmişten bir dinozor, dış uzaydan gelen bir mavi kulübe kustu. | Open Subtitles | ديناصور عملاق من الماضي السحيق تقيأ صندوقا أزرقا من الفضائي الخارجي لتوه |
Uygar Geçmişe ait olduğundan, sana oldukça vahşi geliyor olmalı. | Open Subtitles | وبالنسبة لشخص من الماضي.. فأنه كل شيئ يبدو لك بدائيا |
Neyse ki, o günler artık geride kaldı. | Open Subtitles | من حسن الحظ أن تلك الأيام باتت من الماضي |
Ancak bunun artık geçmişte kaldığını anlatmak için buradayım. | TED | لكني هنا لأخبركم بأني أعتقد أن هذا شيء من الماضي. |
Modeller geçmişte kaldı sanıyordum, öyle değil mi, Claudia? | Open Subtitles | كنت أظن أن الموديلات أصبحن من الماضي أليس ذلك صحيح كلوديا؟ |
O adam artık benim için geçmişte kaldı. | Open Subtitles | هذا الرجل أصبح من الماضي ,إنه شيئ انتهى بالنسبة لي |
Bütün Gözlük sistemiyle bu kaygılar geçmişte kaldı. | Open Subtitles | بفضل النظارة متعددة الأغراض ستصبح تلك المخاوف من الماضي |
Vatandaşlarım! Eski firavunun zalimlikleri artık geçmişte kaldı! | Open Subtitles | أيها المواطنون, قسوة الفرعون القديم هي شيء من الماضي |
jartiyerler geçmişte kaldı. | Open Subtitles | عاصر المستقبل الأربطة أصبحت شيئ من الماضي |
Bu geçmişte kaldı. Hepimiz utanacağımız şeyler yapmışızdır. | Open Subtitles | هذا من الماضي جميعنا عملنا أشياء نخجل منها. |
Birçoğumuzun aklınızda, aylaklar-serseriler Geçmişten gelen canavarlar. | TED | في أغلب عقولونا، المتشرد مخلوق أصبح من الماضي. |
Matt bana Geçmişten gelen fırtınadan söz etti. Uğraman çok şekerdi. | Open Subtitles | إنفجاره من الماضي كان جميل جدا منك التوقّف |
Çok istesen bile geçmişten bir şey değiştiremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ تغيير شيئاً من الماضي, حتى لو كنتِ انتِ. |
Ve bu sürecin tek işareti geçmişten bir hatıradan ziyade şu anki durumunun bir ürünü olduğundan emin olduğum şu belirsiz, tek söz. | Open Subtitles | والتقدم الوحيد كان تعبيراً مُبهم وأنا متأكده أنه نتاج وضعها الحالي هنا . وليس ذكريات من الماضي |
Buraya gelmenizi ve Geçmişe ait bu simaları incelemenizi istiyorum. | Open Subtitles | أريدكم أن تتقدموا إلى هنا و تطالعوا ببعض الأوجه من الماضي |
Güney sınırında biraz vakit harcadım ama artık her şey geride kaldı. | Open Subtitles | . . قضيت وقتي في مكان ناءٍ , لكن هذا أصبح من الماضي كأنني كنت نائماً |
Enflasyonun ve ekonomik krizlerin geçmişte kaldığını söylediler. | Open Subtitles | والتضّخم والأزمات إقتصادية كَانت أشياء من الماضي |
Kim olduğuma ve ne yapmış olduğuma dair Geçmişteki bazı tanımlara dayanarak, neye ihtiyacım olduğunu tahmin etmeye devam ediyor. | TED | يستمر في محاولته لتوقع ما أحتاجه إعتمادا على خصائص من الماضي حول الشخص الذي كنته, لما قمت به بالفعل. |
"Dün tarih oldu, yarın ise hala gizem" derler ya. | Open Subtitles | الأمس من الماضي لكن الغد مستقبل مجهول دعنا نكتشفه معا |
Ulus devlet dediğimiz şey artık eskide kaldı. | Open Subtitles | فكرة أمة الكاملة و الدولة شيئا من الماضي |
Hal böyleyken buradaki mevcudiyetimin geçmişin bir parçası olacağını biliyorsun. | Open Subtitles | وأنتِ تعرفين ما سيجعل وجودي هنا يُصبِح جزءً من الماضي |
Evet. Hatalar yapıldı ama artık mazide kaldı. | Open Subtitles | أجل, هناك غلطة, لكن الأمر أصبح من الماضي الآن |