Yani, birbirlerinden öğreniyorlar. Ve araştırma bunu doğruluyor. | TED | إذاً فأنهم يتعلمون من بعضهم البعض. والبحوث تشهد على ذلك. |
Bu organizatörler, birbirlerini görüyor ve birbirlerinden öğreniyorlar. | TED | وهؤلاء المنظمون يشاهدون بعضهم البعض .. ويتعلمون من بعضهم البعض |
Demek bestecilerin hepsi birbirlerinden bir şeyler çalıyor. | Open Subtitles | حسناً، هؤلاء الموسيقيين أعتقد أنهم يسرقون من بعضهم البعض. |
Yarı çıplak adamlar dövüşüyorlar ve sonra birbirlerinden özür diliyorlardı. | Open Subtitles | رجال نصف عراة على النهر يضربون بعضهم لتتحول ألوانهم إلى السوداء والزرقاء ومن ثم يطلبون من بعضهم البعض المغفرة |
Gibi. birbirlerinden 40 adım kadar uzakta duruyorlarmış. Bir oyun değildi. | Open Subtitles | لقد وقفوا على بعد 40 خطوة من بعضهم البعض لم تكن لعبة |
Artık birbirlerinden sıkıldıklarını düşünürdünüz. | Open Subtitles | سوف تعتقد بأنهم سئموا من بعضهم البعض الآن |
Geminin servis androidi olarak, mürettebatı zarar görmekten korumak benim görevim... ve, bazı durumlarda, birbirlerinden. | Open Subtitles | كالألية الخادمة في هذه السفينة ..أنه من واجبي حماية الطاقم من أي أذى وفي بعض الأحيان , من بعضهم البعض |
İlk düşüncemiz, botta bulunan bilgisayara bağlı olarak suyun içine uzatılmış bir klavye olması ve dalgıçlarla yunusların tuşları kullanarak, mutlu bir şekilde bilgi alışverişi yapmaları, birbirlerinden oyuncaklarını rica edebilmeleri şeklindeydi. | TED | فكانت النسخة الأولية هي لوحة مفاتيح تتدلَّى من القارب وتتصل بالحاسوب ويشغِّل كل من الغواصين والدلافين المفاتيح الموجودة على اللوحة لتبادل المعلومات بسهولة وطلب الألعاب من بعضهم البعض. |
Ya da birbirlerinden sıkılmışlardır. | Open Subtitles | أو أنهم يشعرون بالملل من بعضهم البعض |
Şu anda asıl tehlike birbirlerinden. | Open Subtitles | الخطر المباشر الآن من بعضهم البعض |
birbirlerinden 3,2 km uzakta büyümüşler. | Open Subtitles | نشئا على بُعد ميلان من بعضهم البعض |
birbirlerinden kaçıyormuş gibi görünüyorlar. | Open Subtitles | كأنهم يفرون من بعضهم البعض |
Ya birbirlerinden öğrenecekler. | Open Subtitles | ... يتعلمون عن ذلك من بعضهم البعض |
birbirlerinden korkuyorlar. | Open Subtitles | خائفون من بعضهم البعض. |
Ya da birbirlerinden gerçekten ayırır. | Open Subtitles | -أو جعلهم سئمين حقاً من بعضهم البعض . |
Sadece ürünler ve hizmetler için değil aynı zamanda vatandaşlarımız için birlikte çalışıp düşünerek, birbirlerinden öğrenecekleri, kültürlerarası alışveriş yapabilecekleri, özgün çözüm önerileri sunabilecekleri Avrupa agoraları tasarlayamadığımızı görelim. | TED | دعونا نرى إن كنا نستطيع إعادة تصميم (أغورا) أوروبي ليس فقط للمنتجات و الخدمات بل لمواطنينا حيث يكون بإمكانهم العمل معاً التكافل و التعلم من بعضهم البعض التبادل بين الفن و الثقافات حيث يكون بإمكانهم أن يأتوا بحلول مبدعة |
Büyük olanaklar var, tıbbi marihuana dispanserlerinin yöntemlerinden öğrenilecek çok şey var daha çok eğitim sağlayan doktorun çok fazla zaman harcaması, hiç zaman harcaması gerekmeden hangi ilaçları neden kullandığımızla ilgili bir şeyler öğrenme olanağı hastalığın seyri ve izleyeceği yolu ve en önemlisi, hastaların birbirlerinden bir şeyler öğrenme olanağı. | TED | هناك فرص هائلة لتعلم بعض المهارات التي تستخدمها مستوصفات الماريجوانا الطبية لتوفر المزيد من التعليم الذي لا يتطلب بالضرورة الكثير من وقت الطبيب أو أي وقت طبيب لكن هناك الفرص للتعلّم حول العقاقير التي تستخدم ولماذا تستخدم والتكهنات ومسارات المرض والأهم من ذلك إتاحة الفرص للمرضى للتعلم من بعضهم البعض. |