Sen dalgalanma denen şeyi oynarsın. senin aracılığınla alır ve para stoklarım. | Open Subtitles | أنت ستلعبين ما يسمى " الطوف " أتعامل من خلالك وأخزن مالا |
Ya senin aracılığınla benimle konuşur, ya da benden cevap alamaz. | Open Subtitles | سوف يتحدث معي من خلالك وإلا لن يحصل على رد |
Kocanızı sizin aracılığınızla tanıyamazsam... ona karşı haksızlık edebilirim. | Open Subtitles | لن أكون عادلاً نحو زوجك إذا لم أفهمه من خلالك |
Ve konuşmaya başladığınızda sanki konuşan sıradan biri, siz değilmişsiniz de simgesel otorite, kanun sizin aracılığınızla konuşuyormuş gibi olur. | Open Subtitles | حين تتحدث فأنت لا تمثل نفسك كشخص عادي بل أنت رمز للسلطة نفسها سلطة القانون، أو الدولة هي التي تتحدث من خلالك |
Sen bir sahtekârsın, yürüyen bir yalansın ve içinden karşıyı görebiliyorum. | Open Subtitles | أنتِ محتالة وكاذبة ويمكنني الرؤية من خلالك |
Zaten her zaman senin içini görebilmisimdir. | Open Subtitles | لكن لطالما أمكنني أن أرى من خلالك يا دكتور |
Yapma be abi, biliyorsun okuma işini senin... üzerinden hallediyorum. | Open Subtitles | انت تعرف , انا اقرا بشكل ما من خلالك |
Bunu senin kanalınla nasıl yapacak? | Open Subtitles | وكيف سيفعلها من خلالك ؟ |
İşte bu yüzden, senin aracılığınla fiziksel bir bağ kurabildim Çoğalıcı kollektifine direk erişimim var. | Open Subtitles | لهذا السبب, أستطيع الآن تأسيس وصلة طبيعية مستقرة من خلالك مباشرة لدي وصول مباشر لمجتمع الربليكيتورز |
Yani, bebeğim için yapmayı planladığım her şeyi senin aracılığınla yapmak zorundayım. | Open Subtitles | لذا ، كل شيء كنت أخطط لفعله .. من أجل طفلي ، أنا . سأضطر لفعله من خلالك |
Benim anlamadığım, Tate neden senin aracılığınla mesaj yollar oldu. | Open Subtitles | ما لا افهمة هو لماذا تَيت يرسل الان رسائل من خلالك هل هناك اى شىء |
Filmin sizin aracılığınızla kendi başına yazılması buna bir örnek mi? | Open Subtitles | و كأن الفيلم يكتب نفسه من خلالك |
Ona sizin aracılığınızla verdim. | Open Subtitles | أعطيتها لها من خلالك |
Ne zaman Anna'nın söyleyecek önemli bir şeyi olursa, ...sizin aracılığınızla söylemesini isteriz. | Open Subtitles | كلما كان لدى (آنا) شئ كبير تود قوله نود أن نقول هذا من خلالك |
Duyduğum kadarıyla içinden bir hayaletin geçmesi, eşi benzeri olmayan bir deneyimmiş. | Open Subtitles | لا ، ولكن مما سمعت ، فإن عبور الشبح من خلالك شئ نادر |
O kadar şeffafsın ki içinden arkanı görebiliyorum. | Open Subtitles | إنّك شفّافٌ جدًّا، لدرجة أنّه يُمكنني الرؤية من خلالك. |
İçinden geçip gitmesine izin verebilirdin. | Open Subtitles | كان يمكنك أن تدعها تمر من خلالك |
Temizlediğin camların aksine, ben senin içini görebiliyorum. | Open Subtitles | على عكس النوافذ التي تنظفيها يمكنني الرؤية من خلالك |
"Sakın bana yalan söylemeye kalkma, çünkü senin içini görüyorum" bakışı. | Open Subtitles | لأنه يمكنني حرفياً أن أرى من خلالك انظري غريب نوعاً ما ؟ - نعم - |
Göremiyorsun. Ama ben senin içini görüyorum! | Open Subtitles | -حسنا، أنت لا تستطيعين، أنا بإمكاني الرؤية من خلالك |
senin üzerinden ayarlamasını söyledim ama-- | Open Subtitles | لقد حاولت أن أجعلها تحجزني من خلالك و لكن... |
İçine yerleşip, senin üzerinden yaşamaya çalışıyor. | Open Subtitles | يجبو لداخلك، يحاولُ العيشَ من خلالك |
- Autolycus, senin üzerinden konuşacağım. | Open Subtitles | (أوتوليكاس)، سأتحدث من خلالك. دعني أتحكم في جسدك |