| Bir çok eğitimli insan aptaldır, ve bir çok aptal insan sebepsiz yere kavga çıkarır, böylesi güzel bir günde. | Open Subtitles | الكثير من المتعلمين أغبياء و الكثير من الناس الأغبياء يحبون بدء معارك من دون سبب وجيه في يوم لطيف بحقّ |
| Bulduklarımız bunlar. sebepsiz yere beyazlar giymiş ölü bir çocuk. | Open Subtitles | هذا ما لدينا ، طفل مقتول ويرتدي حلة بيضاء من دون سبب |
| Neden sebepsiz yere kavga ediyorsunuz? | Open Subtitles | لماذا يتوجب عليكما ان تتقاتلا من دون سبب ؟ |
| boş yere üzgün davrandığını kabul edene kadar kapatmam. | Open Subtitles | ليس حتى تعترف لكونك تتصرف باكتئاب من دون سبب |
| Bak, belki de boşu boşuna endişeleniyoruzdur. | Open Subtitles | حسناً، اسمعي، ربما نحن قلقتان من دون سبب. |
| Her gün nedensizce ölen insanlar görüyorum. | Open Subtitles | أرى الناس يموتون كل يوم من دون سبب |
| Tişörtün durduk yere çok çıkıyor. | Open Subtitles | حسناً، لايبدو أن قميصك يقع كثيراً من دون سبب |
| Sonra sessiz sakin hücreler ölür, bu yüzden ortada hiçbir sebep yokken her şeyi bağırarak söylemeye başlarsın. | Open Subtitles | وبعد ذلك، عندما تموت بقية الخلايــا .سوف تصرخ من دون سبب إطلاقاً |
| Kalkıyor, iniyor. neden olmadan yeniden kalkıyor. | Open Subtitles | أعني, إنه يرتفع و ينخفض إنه يرتفع من دون سبب |
| sebepsiz yere kardeşini öldürmeme seyirci kalmak istedin. | Open Subtitles | لقد كنت على وشك أن تجعلني أقوم بقتل أخيك من دون سبب |
| İnsanlar uyku uyuyamıyorlardı. sebepsiz yere hastalanıyorlardı. | Open Subtitles | لم يستطع الناس النوم وكانوا يمرضون من دون سبب ويصابون بالجنون |
| Bu insanlar sebepsiz yere öldüler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس ماتو من دون سب , من دون سبب , لا سبب مطلقاً |
| Bu insanlar sebepsiz yere öldüler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس ماتو من دون سب, من دون سبب, لا سبب مطلقاً |
| Babam da bir askerdir, ama sebepsiz yere insanların kıyafetlerini alacak türden biri değildir. | Open Subtitles | لكنه ليس من النوع الذي يأخذ ملابس الناس من دون سبب |
| Babam asker ama sebepsiz yere insanların giysilerini alan bir asker değil. | Open Subtitles | لكنه ليس من النوع الذي يأخذ ملابس الناس من دون سبب |
| Sen de sebepsiz yere beni yatağımdan kaldırmasaydın. | Open Subtitles | لم يجدر بك إخراجي من السرير من دون سبب , صحيح ؟ |
| Ya da geçmişi ve geleceği olmayan boş yere saklanmış bir yetimsin. | Open Subtitles | أو أنت يتيمة، بلا ماض ولا مستقبل الذين كانوا مخبأين من دون سبب |
| Babam boş yere haritasını çıkarmaya zorladı. | Open Subtitles | -أنا لم أرسم خريطة للغابة من دون سبب واضح |
| - bana boşuna " Kartal Göz Ethan" demiyorlar. | Open Subtitles | هم لا ينادونني " عين النسر ايثان " من دون سبب ؟ |
| Yüzlerce sağlıklı göçmen nedensizce uykularında ölmüş gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو من أن الكثير من المُهاجرين السليمين ماتوا أثناء النوم من دون سبب! |
| durduk yere yalan söylemeye başladım. | Open Subtitles | حسناً, أنا أكذب الآن من دون سبب |
| Ortada bir sebep yokken, karısının güçlü bir adamı kıskanması ile ilk kez karşılaşmıyoruz. | Open Subtitles | فإنه لن تكون أول ساعة زوجية لرجل قوي و غارت من دون سبب |
| Papa Urban iyi bir neden olmadan elçilerini göndermez. | Open Subtitles | البابا "أوربان" لا يُرسل مبعوثيه من دون سبب وجيه. |