tüm bunlardan olumlu bir şeyler çıkardığınıza sevindim. | Open Subtitles | إننى سعيد بأنك خرجت بشىء إيجابى من كل هذا |
Zaten buraya da tüm bunlardan uzak durabilmek için geldim. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنني قد جئت إلى هنا هرباً من كل هذا |
Hayır, böylece bütün bunlardan sıyrılıp davadan muaf tutulur. | Open Subtitles | لا، حتى يستطيع يمكنه الخروج من كل هذا دون الاعتقال |
Bilemiyorum, Bundan çıkarılacak dersler var - kişisel ve siyasi - ve bir anlamda, bunlar aynı şey. | TED | وهناك عدة دروس .. يمكن استخلاصها من كل هذا سواء على الصعيد الشخصي او السياسي فهي بصورة ما متشابهة |
Biliyorsun eve gidebilirsin, Bütün bunları bırakabilirsin. | Open Subtitles | أنت تعلمى أنك تستطيعى العودة للوطن الرحيل من كل هذا |
Biliyorum bu zor olmalı... ama kendini Bütün bu olanlardan duygusal olarak arındırmalısın. | Open Subtitles | اعرف ان هذا صعبا ولكن يجب ان تفصل نفسك عاطفيا من كل هذا |
Bütün bunlar şu üç anlam çıkarılabilir: | TED | الآن، سأترككم مع ثلاث استنتاجات من كل هذا. |
- Tüm bunların bir nedeni var mı? | Open Subtitles | إذهب إلى أسفل هل هناك هدف من كل هذا أم ماذا؟ |
"Hayat Şahane." Eh, Bütün bunların sonucunda, bir bakıma sağduyuya aykırı gibi görünen üç bulguya ulaşıyoruz. | TED | حسناً، في الواقع، هناك ثلاثة حدود متضادة في النتائج التي تستخلص من كل هذا. |
Evet, böyle bir şey yaşandıktan sonra tüm bunlardan kaçmanız gerekirdi. | Open Subtitles | أجل وسوف تعتقد أن تلك النجاة الصعبة ربما تحفزك للخروج من كل هذا |
tüm bunlardan iyi bir şeye doğabileceği umudunu bana verdiğiniz için. | Open Subtitles | لاعطائي املاً ان هناك شيئاً جيدا ممكن ان ياتي من كل هذا |
Onu tüm bunlardan korumaya çalışıyorsan, yaşayacak yeni bir yer bulduğumuzda, işleri eski yöntemle hâlletmeye dönmeyi düşünmeli miyiz sence? | Open Subtitles | إذا كنت تحاول حمايتها من كل هذا فهل تعتقد ربما عندما نجد مكاناً جديداً |
Bak, demeye çalıştığım, eğer bir adam seni bütün bunlardan bir yelkenliyle uzaklaştırmak istiyorsa... | Open Subtitles | أنا أقول بأن الرجل الذي يريد أخذك من كل هذا على مركب |
Bazen keşke bütün bunlardan uyanabilsem diyorum. | Open Subtitles | أتمنى شيئاً أنه يمكننى أن استيقظ من كل هذا |
"Tajomaru beni Bundan kurtarır" diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | أنا اعتقدت أن تاجومارو سيخرجنى من كل هذا |
Bütün bunları, Fiona'nın dışarıda Bulduğu bir adam için mi yapacaksın? | Open Subtitles | لقد اقتربت من التخلص من كل هذا الهراء بعد ذلك تأتي برجل التقطته من الخارج وفي بيتك؟ |
Hatta, Bütün bu karmaşadan, ıvır zıvırdan ve... saçma alışkanlıklardan kurtulamazsam... aklımı oynatacağım! | Open Subtitles | إذا لم أستطع تخليص نفسي من كل هذا السخرية و الفوضى و الطقوس المثير للسخرية. سوف أجن بكل تأكيد |
Bütün bunlar ne bilmek ister misin? Şu bu mudur, Gelfling? Biliyor musun? | Open Subtitles | تريد أن تعرف الحكمة من كل هذا أليست هذه الحقيقة؟ |
Tüm bunların anlamı, daha önce bilmediğimiz bir şey. | Open Subtitles | الغرض من كل هذا الكلام اننا نعلم شيئا الان لم نكن نعلمة |
Catherine'in annesi Bütün bunların bir parçası olduysa, sence de bilmesi gerekmez mi? | Open Subtitles | إذا كانت والدة كاترين جزءا من كل هذا, الا تظن انها يجب ان تعرف؟ |
Tüm bunlar yaşanırken, olaylar ciddileştiğinde bile senin yüzünde o gülümseme vardı. | Open Subtitles | بالرغم من كل هذا يبدو أنك على وشك ان تبتسم ..حتى عندما كانت الأمور جدية |
Tüm bunları halledersem kaynağınızla görüşmenize gelebilir miyim? | Open Subtitles | وأريد أقفال جديدة مثل . التي تستخدم في البيت الأبيض إن انتهيت من كل هذا ، هل يمكنني القدوم معك لمقابلة المصدر ؟ |
Holly... Tüm bunlarla ne yapacaksın? | Open Subtitles | هولي .. مالذي تريدينه بالضبط من كل هذا ؟ |
Sizin merhametinizi hak etmiyor, her şeyden önemlisi bu tacı hak etmiyor. | Open Subtitles | ولا تستحق عطفكم والأهم من كل هذا أنها لا تستحق هذا التاج |
Artık o filmleri alabilirim, hükümetin görüntü çekmeme izin veriyor ve bunların hepsini Amerika'ya götürebilirim! | Open Subtitles | الآن يمكنني الحصول على كل هذه الأفلام ، لكم يمكن للحكومات أن اسمحوا لي التقاط صور ويمكن أن يستغرق أنا من كل هذا الى الولايات المتحدة! |
En azından tüm bu olanlardan güzel bir şey ortaya çıktı. | Open Subtitles | حسناً ، لقد حصل أمرٌ جيدٌ على الأقل من كل هذا |