Kendimi senin için değiştirmekten senin dünyana uymaya çalışmaktan senin kurallarınla oynamaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | لقد اكتفيت من محاولة تغيير حياتي لأجلكِ محاولاً التأقلم في عالمكِ والتقيد بقوانينكِ |
Geldim çünkü sürekli seni ofise geri çekmeye çalışmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | أتيتُ لأنّي تعبتُ من محاولة إعادتكَ إلى المكتب طوالَ الوقت |
Fakat yine de, eğer bir üniversite öğrencisi iseniz ve paranız yoksa, inanın bana, bu cep telefonunuzu kullanmaya çalışmaktan çok daha iyi birşey. | TED | لكن مع ذلك، إذا كنت فتا جامعياً وليس لديك المال، صدقني، هذا أفضل من محاولة استخدام هاتفك النقال. |
Benden nefret etmene neden olsa bile bunu denemek zorundayım. | Open Subtitles | ولا بد لي من محاولة حتى إذا كان ذلك يجعلك تكرهني. |
denemek istediğim şeyler denememden yapmak istediğim şeyleri yapmamdan alıkoydu. | Open Subtitles | حرمني من محاولة القيام بأمور أردت أن اقوم بها و أشياء أردت أن أفعلها |
Olmadığım bir şeyi olmaya çalışmaktan yoruldum, hepsi bu. | Open Subtitles | تعبت فحسب من محاولة أن اكون شخصاً ليس أنا |
Üç yıldır Onüç ile oyun oynamaya çalışıyorsun ama şimdi umursamıyor musun? | Open Subtitles | ثلاثة أعوام من محاولة إقصاء (13)، والآن لا تكترث؟ |
Şimdi durdurma şansımız sonra durdurmaya çalışmaktan daha yüksek. | Open Subtitles | قد يكون لدينا فرصة أفضل الآن من محاولة وقف الهجوم لاحقا |
Bu detayları bugün halletmeye çalışmaktan vazgeçer misiniz? | Open Subtitles | يمكنك خطوة إلى الوراء من محاولة لتسوية هذه التفاصيل اليوم؟ |
Burada yaptığımız şey babamı bulmaya çalışmaktan çok daha önemli. | Open Subtitles | وجودنا هنا أكثر أهمية من محاولة إيجاد أبي |
Olmadığım bir şey olmaya çalışmaktan kaçabildiğim sürece sorun değil. | Open Subtitles | ما دمت متهرباً من محاولة كوني شيئاً لست عليه |
Ben onların ne düşündüğünü anlamaya çalışmaktan vazgeçtim. | Open Subtitles | حسناً, لقد توقفت من محاولة معرفة ماذا يفكرن فيه |
Bir kovan gemisi filosu olsaydı bile onu geri almaya çalışmaktan bizi alıkoyacak mıydı? | Open Subtitles | حتى لو كان أسطول من السفن الأم هل سيمنعنا ذلك من محاولة استعادته؟ |
Bana, bir ileri bir geri gitmekten yorulduğunu bunu kimin başlattığını, kimin daha suçlu olduğunu ve kimin neye tepki verdiğini anlamaya çalışmaktan yorulduğunu söyledi... | Open Subtitles | قالت بأنها تعبت من الإرتداد و تعبت من محاولة معرفة من بدأ بماذا و من هو المذنب بماذا ...و من يصدر رد فعل تجاه ماذا |
Bağırsağının çoğunu almıştık ve geriye kalanı kurtarmayı denemek yerine ellerini havaya kaldırıp, organ nakli için dua etmeyi seçiyor. | Open Subtitles | لقد استأصلنا معظم أمعائه، وبدلاً من محاولة إنقاذ ما تبقى قررت أن ترفع أيديها إلى السماء وتصلي من أجل متبرّعٍ للزرع |
Şansım az olsa da, bir şeyler denemek zorundayım. | Open Subtitles | لا بد لي من محاولة شيء حتى لو كانت فرصتي ضئيلة |
Yarına verilen söz, bugün denemek kadar etmez. | Open Subtitles | أعدكِ. حسناً، أن وعد يوم غد يستحق أقل بكثير من محاولة اليوم. |
Ama annen olarak, bunu denemek zorundayım. | Open Subtitles | ولكن مع والدتك ، ولا بد لي من محاولة. |
Öldürmemek için neden aramaya çalışmaktan yoruldum açıkcası. | Open Subtitles | لقد تعبت من محاولة العثور على الأسباب لا. |
Taub. Üç yıldır Onüç ile oyun oynamaya çalışıyorsun ama şimdi umursamıyor musun? | Open Subtitles | ثلاثة أعوام من محاولة إقصاء (13)، والآن لا تكترث؟ |