Bir toprak parçası bir adam için çok önemli olabiliyor. | Open Subtitles | قطعه ارض يمكنها بالضروره ان تكون مهمه بالنسبه الى رجل |
Bağımsız parçalardan oluşan bir organizma ama her biri önemli. | Open Subtitles | كائن حي من أجزاء منفصلة، لكن كل شخص مكانته مهمه |
Ve sonra bir başka önemli ilk daha var - bunun gerçekten önemli bir şey olduğunu düşündüğünüz an. | Open Subtitles | وبعد ذلك, هناك مره أولى مهمه أخرى المره الأولى التي تدركين بها ان هذا قد يكون شيء ما حقاً |
Bu dünyada herkesin yerine getirmesi gereken bir görev vardır. | Open Subtitles | الجميع في هذا العالم الكبير له مهمه عليه الوفاء بها |
Bu bir günlük görev değil. Bütün kış orada kalacaklar. | Open Subtitles | انها ليست مهمه يوم واحد فقط . سيكونون بالخارج طوال الشتاء |
Uzun ve sıkıcı bir iş olacak ama Almanları elimizden kaçırmak berbat bir iş olur. | Open Subtitles | ستكون مهمه طويله .. كئيبه لكنها ستكون أسوأ فتره لعينه للألمان |
Onlar, sana karşı gelenlerden bizi korumayı hayatlarının görevi bilmiş cesur ruhlardır Tanrım. | Open Subtitles | الأرواح الشجاعه الذى جعلت هذا مهمه حياتيه لحمايتنا من الذين يتحدوننا يا الهى |
Dokuz yaşındaki çocuğun önemli bir yazışmayı ileteceğinden emindiniz yani? | Open Subtitles | أذآ أنتِ أعطيتِ طفل في التاسعه من عمره رساله مهمه |
Ya da belki onun için düşündüğüm kadar önemli değilimdir sadece. | Open Subtitles | أو ربما أنا لست مهمه بالنسبه له كما اعتقدت أني سأكون |
Daha çok düşündükçe, farkettim ki, hayır bu hala önemli. | TED | وكلما فكرت في هذا الموضوع، أدركت، لا، تلك الأشياء لا تزال مهمه. |
Birkaç sebepten ötürü metaverinin önemli olduğunu düşünüyorum | TED | اعتقد ان البيانات الوصفيه مهمه لعده اسباب. |
Bu gerçekten önemli bir söyleşiydi, ve bu yalnızca UGA'yı ya da hükümeti etkilemiyor. Sizi ve internet sağlayıcılarını da etkiliyor. | TED | هذه مناقشه مهمه, وتأثيرها, ليس فقط على الوكاله, ليس فقط على الحكومه, تأثيرها عليك انت, على شركات الانترنت, |
Bence dönecek. önemli bir görevi var. Batmaktan başka bir şey onu dönmekten alıkoyamaz. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيفعل فلديه مهمه هامه لا شئ سيجعله يتوقف |
Çünkü İngilizlerin böyle bir görev için kullanacakları adam mutlaka ajanları James Bond olur. | Open Subtitles | بسبب هذا الرجل فإن البريطانيين سوف يستخدمون فى مهمه كهذه عميلهم جـيمـس بـونـد |
Ben Bill Jenkins, Kanal 2 Haberler adına özel bir görev için buradayım. | Open Subtitles | معكم بيل جينكينز في مهمه خاصة للقناة الإخبارية الثانية |
Bernard'a ve size Avustralya'da tehlikeli bir görev teklif edildi. | Open Subtitles | أنت و برنارد ... طلبتم لتقبلو مهمه خطيره في أستراليا |
Bak, birkaç görüşme yaptım ve sana bir iş ayarladım. | Open Subtitles | لقد أجريت بعض الاتصالات ولقد وجدتلك مهمه |
Yani, Yüzbaşı'nın görevi her neyse onu öldürenler hızlıca bize vermek istemişler. | Open Subtitles | لذا,أيا كانت مهمه الملازم الأشخاص الذين قاموا بقتله كانوا يرسلون رساله الينا |
Evet, bence edep önemlidir... ve evet, pasta yapmayı, zıplayarak atış yapmaya tercih ederim. | Open Subtitles | نعم ، انا اعتقد ان اللياقه مهمه ونعم ، انا افضل ان أخبز الفطيره من القفز الى اعلى |
Beni kurtarmak için kendini tehlikeye atamayacak kadar önemlisin. | Open Subtitles | انت مهمه للغايه لكى تموتى فى سبيل انقاذى |
Ailesi, savaş departmanından onun savaşı kazanmak için çok önemli bir görevde kahraman olarak öldüğünü söyleyen bir telgraf alacaktı. | Open Subtitles | عائلته تلقت برقيه من وزارة الحربيه تقول انه مات كبطل في مهمه سوف تساعدنا علي كسب الحرب |
Düşman toprağında böyle bir görevin iki adamlı bir operasyon olması şart. | Open Subtitles | مهمه مثل هذة على أرض معادية يجب أن أحصل على رجلين0 |
Bu insanları evlerine götürmekten başka bir görevimiz yok. | Open Subtitles | لايوجد مهمه أكثر من إرجاع هؤلاء القوم للوطن |
Ohio'da bir bebek kliniğim var. Benim için çok önemi var. | Open Subtitles | لدى عياده صغيره فى أوهايو مناسبه و مهمه لى |
Testi geçmeseydin, seni göreve göndermezlerdi. | Open Subtitles | لن يرسلوكى فى مهمه اذا كنتى فشلتى, لا اعتقد ان عرفوا النتائج بعد. |
Bu benim için önemliydi, o kadar. | Open Subtitles | تلك كانت مهمه بالنسبه لي ذلك كل مافي الامر |
Sonunda büyük isi yakaladim ama kuyumu kazmaya Çalisiyorlar. | Open Subtitles | الأن أنا أملك القضيه مهمه , و سأفشل فى مهمتى. |
Eğer ünlü olmak senin için bu kadar önemliyse o zaman devam et. | Open Subtitles | اذا كانت الشهره مهمه جداً لكِ اذهبي للحصول عليها لقد سئمت من هذا |
Los Angeles Polisi'yle görevdeyim. | Open Subtitles | أنا في مهمه مع شرطة لوس أنجلوس |