Böyle şeylerde iyi değilimdir ama bu önemli ve biraz tuhaf. | Open Subtitles | لست جيداً بهذه الاشياء و لكنه أمر مهم و غريب قليلاً |
Kulağa çılgınca gelecek ama bu önemli ve bana güvenmen gerekiyor. | Open Subtitles | وسيبدو غير منطقي، لكنه مهم و احتاج منك أن تثق بي |
Bıyığına bakarak önemli ve hafife alınmayacak bir adam olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع الإستنتاج من خلال شاربك ، أنك رجل مهم و لا يجدر العبث معك |
Politik hırslarım benim için ne kadar önemli olsa da önemli olan bir şey daha var. | Open Subtitles | و على نحو مهم و هذا من أجل أن يكون طموحى السياسى فى إرتياح هناك شىء واحد يجب أن يكون |
Çinliyi de, o da önemli görünüyor. | Open Subtitles | و(تشاينا مان)؛ يظن أنه مهم و(كلاوديو)؛ أين (دجاينت)؟ |
Eminim kitabınız önemli ve çok okunuyor ama 2008 Ağustos'unda dünyada daha önemli şeyler oluyordu, öyle değil mi? | Open Subtitles | حسنا، أننى متأكد من أن كتاب التعليمات مهم و يقرأ فى كل مكان و لكن فى أغسطس 2008 كما تعلم بعض بعض الأمور الأكثر أهمية كانت تحدث فى العالم، أليس كذلك؟ |
Yapacak başka önemli ve ilgi çekici bir şey bulurum. | Open Subtitles | سوف أجد شيء آخر مهم و مثير لأقوم به، |
Hayır, bu... önemli ve bana doğruyu söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | لا، إنّ ... إنّ الأمر مهم و أُريدكِ أن تُخبريني بالحقيقه |
Bu çok önemli ve her birinizi ilgilendiriyor. | Open Subtitles | هذا مهم, و يؤثر على كل واحد فيكم. |
Bir gün, çok önemli ve değerli bir adamını Aytim'i almaya göndermişler. | Open Subtitles | لأن (ياتيم) أستدعي من قبل رجل مهم و ذو نفوذ |
- Evet, önemli ve... | Open Subtitles | ... اجل انه امر مهم , و |
Bu da önemli ama öncelik bunda değil. | Open Subtitles | هذا مهم و لكنه ليس أولويتي. |
Çinliyi de, o da önemli görünüyor. | Open Subtitles | و(تشاينا مان)؛ يظن أنه مهم و(كلاوديو)؛ |