Ve ben daha sakinim. İşe takıntılı değilim | Open Subtitles | وأنا أكثر هدوءًا، لست مهووسًا بالعمل كما كنت.. |
Brandi'ye takıntılı olduğu hakkında kanıtlar duyacaksınız, ...onunla ayrıldıktan sonra sinsice yaklaştığı hakkında. | Open Subtitles | ستستمعون إلى أدلة تدعي أنه كان مهووسًا بها وأنه كان يتعقبها بعد أن انفصلت عنه |
Ben de herhangi bir milyarder gibi takıntılı ve inatçı olabilirdim ama biri bana söylediğinde, "Kral Çıplak" dediğinde bunun değerini bilirim. | Open Subtitles | قد أصير مهووسًا وعنيدًا بما أنّي البليونير المقبل. لكنّي أعي قيمة امرئ يقوّمني ويخبرني متى أنزع عنّي ثوب الامبراطور. |
Eşi ile tutuklunun bir çeşit cinsel ilişki yaşadığına dair bir takıntısı olmuştu. | Open Subtitles | ثم صار مهووسًا بفكرة أن السجين على علاقة جنسية مع زوجته |
Yoksa önce kafayı taktı sonra mı taşındı? | Open Subtitles | أم أنه أصبح مهووسًا ثم انتقل ؟ |
takıntı haline getirdiğin zaman çalışmak zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب الحفاظ على الوظيفة إن اصبحت مهووسًا بجزء منها |
Benimle aynı binada yaşadığı için mi takip etti, ya da kafayı takmıştı? | Open Subtitles | هل كان يلاحقني لأننا نسكن المبنى نفسه و من ثم أصبح مهووسًا ؟ |
Naziler savaşı kaybetti. Neden hala kafayı takmış? | Open Subtitles | لقد خسر النازيون الحرب لمَ لا يزال مهووسًا بذلك؟ |
Atlas'ın bir kontrol manyağı olduğunu hatırlıyor musun? Hani tüm ekibine şu izleme bilekliklerinden taktırıyormuş. | Open Subtitles | أتذكر كم (أطلس) مهووسًا وكيف يجعل طاقمه بالكامل يرتدي سوارات تعقُّب؟ |
Son zamanlarda hükümetin bu projesine takıntılı hâle geldi. | Open Subtitles | أصبح مهووسًا مؤخرًا بهذا المشروع الحكومي |
Evet, Ona takıntılı olduğunu söyleyebilirim. Alın ölçülerini bile almış. | Open Subtitles | أجل، لقلت أنه كان مهووسًا بها، حتّى أنه أخذ قياساتها لصنع تاج. |
Herkes o çizgiyi geçip takıntılı hâle gelebilir. | Open Subtitles | مَن يقطعه، يصبح مهووسًا |
takıntılı ve garip olduğunu. | Open Subtitles | أصبح مهووسًا وغريب الأطوار |
Brandon James'in takıntılı olduğu kız benim. | Open Subtitles | أنا الفتاة التّي كان (براندون جايمس) مهووسًا بها. |
Belki de takıntılı olan? | Open Subtitles | أصبح مهووسًا ربما؟ |
Gerhard Wagner adında bir Alman askerine inanılmaz takıntısı olduğunu söyledi. Kimdir o? | Open Subtitles | قالت بأنهُ كان مهووسًا بالبحث عن جندي الماني يدعى (غيرهارد واغنر) |
Evet. Bunlara takıntısı vardı. | Open Subtitles | أتعلم لقد كان مهووسًا بهم |
O zamandan beri Logan vücudunu sağlıklı tutma takıntısı geliştirdi. | Open Subtitles | ومن وقتها، (لوغان) أصبح مهووسًا بما يضعه في جسده. |
Zarn kafasını bu kristallerin gücünü kullanarak evreni fethetmeye taktı. | Open Subtitles | لقد أصبح (ذا زارن) مهووسًا باستعمال طاقة هذه البلورات لاحتلال الكون |
Cherry'nin kayboluşunu kafaya taktı. | Open Subtitles | أصبح مهووسًا بإختفاء تشيري. |
Ve yaşlı bir profesör onu takıntı haline getiriyor. | Open Subtitles | وذلك البروفيسور المُسِنّ أصبَح مهووسًا بِها. |
Komplo olayları, kafayı Nazilere takmıştı. | Open Subtitles | ونظريات المؤامرة، وكان مهووسًا بالنازيين |
Kenny Clarke ve Thelonious Monk'a kafayı takmış durumdasın. | Open Subtitles | (مازلت مهووسًا بـ(كيني كلارك (و(دولينيوس مونك. |
Atlas'ın bir kontrol manyağı olduğunu hatırlıyor musun? Hani tüm ekibine şu izleme bilekliklerinden taktırıyormuş. | Open Subtitles | أتذكر كم (أطلس) مهووسًا وكيف يجعل طاقمه بالكامل يرتدي سوارات تعقُّب؟ |