O zamanlar pek dikkat etmediğim için soruyorum. Onunla çıkmak nasıl birşeydi? | Open Subtitles | بم أنني لم أكن أعير إنتباهاً حينها كيف كان مواعدتك له؟ |
Eğer biri seninle çıkmak istiyorsa, bunu becerir. Sana çıkma teklif eder. | Open Subtitles | أذا كان هناك من يود مواعدتك سوف يطلب من مو اعدتك |
Seninle çıkmaya başladığımdan beri insanlar bana farklı davranıyor. | Open Subtitles | أعني الناس أصبحت تعاملني بطريقة مختلفة منذ بدأت في مواعدتك |
Rainer'la çıkman benim için hiç sorun değil. | Open Subtitles | لا مانع لدي في مواعدتك لـ رينير شكرا ابي |
Umarım randevun güzel geçmiştir. | Open Subtitles | آمل أن تكون ليلة مواعدتك رائعة. لقد استمتعنا. |
Benimle çıktığın süre boyunca seni korumak zorundayım bu yapmak zorunda olduğum bir şey. | Open Subtitles | خلال فترة مواعدتك لي ، يجب ان أحميك ، هذا مايجب علي فعله . |
Umarın randevu geceniz iyi geçmiştir. | Open Subtitles | آمل أن تكون ليلة مواعدتك جيّدة لقد أستمتعنا هنا |
Çünkü çok yorucu. Seninle çıkmak spor salonuna gitmek gibi. | Open Subtitles | لأنه مرهق، مواعدتك تشبه مواعدة آلات المشي الرياضية |
Neden seninle çıkmak konusunda bu kadar isteksiz olduğunu sanıyorsun? | Open Subtitles | لماذا تعتقد أنها كانت متردده في مواعدتك حتى الآن؟ |
Biz de benimle çıkmak için seviyeme indiğini sanıyorduk değil mi? | Open Subtitles | وحسبنا أن مواعدتك لي كان انحداراً لمستواك، صحيح؟ |
çıkmak istemiyorsan çıkmayız çünkü ben de seninle çıkmak istemiyorum ki onun sebebi de özsaygıya sahip olduğum için benimle çıkmak isteyenler çıkıyorum. | Open Subtitles | إن كنت لاتود مواعدتي, فلا بأس لإني لاأريد مواعدتك أيضاً ولإني أريد مواعدة أناس يودون مواعدتي |
Eğer George Tucker'la çıkmak isteyedim; | Open Subtitles | واذا اردت مواعدة جورج تاكر استطيع مواعدتك انت عوضا عنه |
Ben böyle yapmazdım ama seninle çıkmak hiçbir zaman sıkıcı değil. | Open Subtitles | حسناً هذه ليست الطريقه بالضبط ساكون قد ذهبت ولكن مواعدتك بالتأكيد لم تكن ممله أبداً |
Hem özel hem de iş arkadaşı olarak bunun ona zarar verdiğini bile bile seninle çıkmaya devam edemem. | Open Subtitles | كصديقة وزميلة في العمل. لا يمكنني مواصلة مواعدتك بينما اعلم ماذا يفعل ذلك بها. |
Bak Puck, seninle çıkmaya razı oldum çünkü kolların harika ve aramızdaki müzik kimyası çok ciddi ki ikisi de benim için çok önemlidir. | Open Subtitles | انظر يا باك , لقد وافقت على مواعدتك لأنك تملك ذراعا رائعة و نملك موسيقى كيميائية رائعة كلاهما مهمان بالنسبة لي |
Dostum, lisedeki müzik öğretmenine çıkma teklif etmek benim kitabımda cesaret demektir. | Open Subtitles | يا رجل، الطلب من معلمة الموسيقى في الثانوية مواعدتك يؤهلك لتكون شجاع بالنسبة لي. |
çıkma teklifi etmiyordum ki. | Open Subtitles | أوه, أنا ما كُنْتُ أَطْلبُ مواعدتك. أنا لا أُريدُك أَنْ تعتقدي |
Ondan ayrılıp benimle çıkıp benden ayrılıp ona dönmeden önce benimle bir kez daha çıkman haricinde her zaman sizi destekliyordum. | Open Subtitles | رائع، لأنه بخلاف مواعدتك لي عندما انفصلتِ عنه ثم انفصلتِ عني ثم واعدتني مرة أخرى قبل أن تعودي له، فأنا كنت داعمًا لعلاقتكما معًا دائمًا |
Şu koltukta oturup ilk randevun için saçını düzeltmeni seyredişimi hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر الجلوس في هذا الكرسي... ...أشاهدك و أنت تسرحي شعرك من أجل مواعدتك الأولي |
Bak, en yakın arkadaşımla çıktığın için çok mutlu olduğumu düşünüyordum ama bunun o yokken bile burada olacağın anlamına geldiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | أعتقد أني كنت هادئة جدًا بشأن مواعدتك لصديقتي المفضلة لكن لم أكن أعرف أن معنى ذلك وجودك هنا طوال الوقت حتى وهي غير موجودة |
Umarın randevu geceniz iyi geçmiştir. | Open Subtitles | مرحباً، عزيزتي. آمل أن تكون ليلة مواعدتك رائعة. |
Kötü çocukları listemden silmem kötü oldu, bir daha seninle çıkamam. | Open Subtitles | من المؤسف انني شطبت الرجال الأشقياء من قائمتي لا استطيع مواعدتك الآن |
Şu anda özel bir çalışmada terapistim. Oh? Ama seninle çıkmayı analiz etmeye tercih ederim. | Open Subtitles | أنا معالجة نفسية متدربة خاصة لكني أرغب في مواعدتك أكثر من تشخيصك |