Profesör Van Allen bana Venüs gözlemlerinden, orada olan yoğun mikrodalga radyasyondan bahsetti. | TED | البروفيسور جيمس فان ألين حدثني عن ملاحظات حول كوكب الزهرة، أنه كان هناك إشعاع ميكروويف شديد. |
Dev mikrodalga fırın. Neyse ki Rolex'imi vermemişim. | Open Subtitles | أكبر ميكروويف في العالم أنا سعيدة أني لم أعطك ساعتي الروليكس |
Fry da bu zamanlardandı. Onun gibi konuşabilirim. Baksana ortak, bizim bir mikrodalga fırına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | فراي من فترة مقاربة لهذه, سأتحدث مثله أنت يا هذا, نحن نبحث عن ميكروويف |
Acayip kafein ihtiyacım var şu an ve muhtemelen petri kabında mikrodalgaya girmemiş bir şey yemem gerekiyor. | Open Subtitles | "إني يائسة وبحاجة إلى الكافيين" "ويجدر بي تناول طعام" لم يتمّ طهيه في ميكروويف" "في صحن مليء بالبكتيريا |
Mikroçipler, mikrodalgalar, fakslar, telsiz telefonlar. | Open Subtitles | رقاقات صغيرة ميكروويف فاكسات هواتف هوائية |
Kusura bakmayın. Anlatamadım galiba. Biz mikrodalga fırın arıyoruz? | Open Subtitles | آسفة, الآن سأسألك مجدداً أين يمكننا أن نجد ميكروويف ؟ |
Bazı mikrodalga fırınlardan sinyal alabilir. | Open Subtitles | يُمكن أن يتعقب فرن ميكروويف لذا سأكون واضح معك |
Şu anda, Sovyet yapımı lazer mikrodalga ışın dağıtıcı birime bakıyorsun. | Open Subtitles | أنتم تنظرون إلى صُنع سوفيتي وحدة تفريق شعاع ليزر ميكروويف. |
Bilgisayar ya da cep telefonları yokken ya da iğrenç mikrodalga fırınlar. | Open Subtitles | لم تكن هناك أجهزة كمبيوتر أو هواتف محمولة أو ميكروويف لعين |
Ne para ne mikrodalga ne de mahalle bakkalı var. Onları o dağdan atamamamızın bir nedeni var. | Open Subtitles | لن أستطع، بدون مال أو ميكروويف ولا متجر أعني ثمة سبب لا يمكننا إبعادهم من الجبل |
mikrodalga özelliği göstermeye başladılar. | Open Subtitles | فقد تحولت فجأة للتصرف كآشعة ميكروويف |
Tost makinesi hediye ederler, biz mikrodalga veririz. | Open Subtitles | هم هداياهم محامص نحن نعطى ميكروويف |
mikrodalga fırının bağlantısı da yapılmış. | Open Subtitles | اري انه لديك ميكروويف يعمل هنا. |
Şimdiye dek buldukları en mantıklı açıklama büyük bir mikrodalga fırın. | Open Subtitles | أفضل تفسير توصلوا ...إليه حتى الآن ...هو ميكروويف ضخم |
- mikrodalga fırın. Her şeyi pişirir. | Open Subtitles | إنهُ "ميكروويف" إنهُ يقوم بتسخين كل شيء. |
25 litrelik mikrodalga alırız. | Open Subtitles | سنشتري فرن ميكروويف.. سعة25لتراً |
Noel Ağabeyinin çok büyük bir kalbi var size yeni bir TV, yeni bir buzdolabı, yeni bir çamaşır makinesi aldı ek olarak da, bir mikrodalga, ısıtıcı ve bir de futbol topu aldı. | Open Subtitles | أخوك سانتا كلوز بقلب كبير أحضر لك جهاز تلفاز جديداً و ثلاثة جديدة، و غسالة جديدة و زيادة أيضاً، أحضر ميكروويف و غلاية و كرة قدم |
mikrodalga fırınlar var. | Open Subtitles | ونستخدم أفران ميكروويف في وظيفتنا |
mikrodalgaya altın zincir taktırıp senin boynuna takar. | Open Subtitles | و تحضر "ميكروويف" ذهبيّ وصغير وتضعهُ كالسلسلة حول رقبتك. |
Erimiş plastikle mikrodalgaya konmuş sakız. | Open Subtitles | بلاستيك مذوب وعلكة موضوعة في ميكروويف. |
Sly üssü saran savunma sisteminin parçası olan mikrodalgalar konusunda haklıysa... | Open Subtitles | إذا الحق ماكر و حول أفران ميكروويف تطوف قاعدة كجزء من نظام الدفاع |
O yüzden dedik ki, gelin Alaska'ya gidelim doğal gazdan mikrodalgalar üretelim, onları, yere eşzamanlı bir yörüngeki bir uyduya gönderelim, koyduğumuz yansıtıcı sayesinde de Japonya'ya yansıtalım. | Open Subtitles | لذلك قلنا، حسنا ، دعنا نذهب إلى ألاسكا إنشاء أفران ميكروويف طبيعيه من الغاز وإرسالها إلى أحد الأقمار الصناعية في المدار المتزامن للأرض وضع العاكس هناك وإرسله إلى اليابان |