Arama emri çıkarabilmek için... bir yargıç ayarlayabilmem imkansız. | Open Subtitles | مُحال أنّي سأحصل على قاضي يوقّع على مذكرة التفتيش |
Kaçmayı düşünüyorsun ama ikimiz de biliyoruz ki bu imkansız. | Open Subtitles | أنتَ تُخطط للهرب، وهو شيءٌ يعرف كلانا أنّه مُحال |
Birisinin kaliteli bir insan olup olmadığını bilmek imkânsız. | Open Subtitles | مُحال أن تعلم أن هُناك أشخاص رفيعون المستوى |
Burnuna çektiği onca mala rağmen mi, bu mümkün değil. | Open Subtitles | مَعَ كَميَة المخدرات التي يَتَنَشَقُها، هذا مُحال |
Olmaz, O'Reily. Bu adam kayırma olur. | Open Subtitles | مُحال يا أُورايلي سيكون هذا نوعٌ مِنَ التَفضيل |
Bunu yapmış Olamaz. | Open Subtitles | قدّ كنتُ صديقة لها لمَ يقارب 10 سنوات. مُحال أنّ تكون فعلت ذلك. |
Okula geri dönmek istiyor ama bu imkansız. | Open Subtitles | إنها تود العودة إلى المدرسة، لكن هذا مُحال. |
Lakin yirmi günde beni yenmeniz imkansız. | Open Subtitles | لكن مُحال أن تهزماني خلال الـ20 يوم الباقين. |
Bunu sağlamak imkansız... modern bilim bile, yaşamın ne olduğunu açıklayamıyor. | Open Subtitles | إثبات هذا مُحال... لأنّ العِلم الحديث لا يُمكنه تعريف الحياة. |
Standart bir sahte anahtarın işe yaraması imkansız. | Open Subtitles | مُحال أن ينجح مفتاح عُجرة قياسي. |
Aklıma gelmişken, bu kara kutunun mikrodalgayı kaydetmesi imkânsız. | Open Subtitles | لذا بالتفكير ملياً في هذا، مُحال إن الصندوق الأسود قد سجل موجات المايكرويف |
Yapamam. Denedim, işte buradayım, ama imkânsız. | Open Subtitles | لا أستطيع، حاولت وأتيت، ذلك مُحال |
İmkânsız! TV satar o. | Open Subtitles | مُحال ، إنه يبيع المُنتجات التلفازية. |
Fotoğrafında gerçek hayatta olduğundan daha yakışıklı olması nasıl mümkün olur. | Open Subtitles | كيف هو مُحال انّه وسيم بالصّور عن الحياة الحقيقيّة؟ |
Birilerinin kimya projesi olmalarına göz yummam mümkün değil. | Open Subtitles | مُحال أن أتركهُم يصبحون فأر تجارب كيميائيّ لأي أحد. |
Sırtımıza nişan alacaksan, Olmaz! | Open Subtitles | ليس في حالة إذا كان مُصوب على ظهورنا مُحال أن يحدث ذلك |
Siksen Olmaz. Sabahın 5'inden beri ayaktayım. | Open Subtitles | هذا مُحال ، أنا مُستيقظ منذ الخامسة صباحاً |
- Benim değil. Tırnaklarının altındaki benim derim Olamaz. | Open Subtitles | ليس خاصّتي، مُحال أن يكون جلدي تحت أظافرها |
O orospu çocuğu hala yaşıyor Olamaz. | Open Subtitles | ذلك الداعر. مُحال لا يزال على قيد الحياة. |
- Yok artık ya. | Open Subtitles | مُحال اين الفتيات ؟ |
Hikayesine bağlı kalıyor. Eğer cinsel olarak birlikteyseler bunu yapmasına imkan yok. | Open Subtitles | إنّه متمسّك بروايته، مُحال أنْ يفعل ذلك لو أنّهما على علاقة جنسيّة. |
60 yıl boyunca her şeyi batırmadan dayanmanın imkânı yok. | Open Subtitles | مُحال أن تصمد لـ 60 سنة بدون اقترافك إخفاق عظيم. |
Acı vermiş olabilir ama adamı öldürmesinin imkanı yok. | Open Subtitles | من الممكن أن تكون مُوجعِه لكن مُحال أن تتسبب بموت الرجل |
Hadi canım. Erickson da mı tahtalıköyü boyladı? | Open Subtitles | (الآنسة (إريكسون - مُحال ، حقيقي .. |