Bir sandık dolusu evlilik dergisi yatağımın altında saklı duruyor. | Open Subtitles | لديّ صندوق مليء بمجلات الزواجات مُخبأ تحت سريري |
Çana nasıl ulaşacağız? Kutunun içinde saklı. | Open Subtitles | كيف سنصل للجرس و هو مُخبأ بهذا الصندوق؟ |
Bu dünyada saklı olan hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شئ فى هذا العالم غير مُخبأ |
Belki de grafitinin içine gizlenmiş bir ipucu vardır. | Open Subtitles | رُبما هُناك شيء ما مُخبأ في زخرفة الجدران |
Ve banyo havalandırmasında gizlenmiş, Madrid'deki izlenebilir bir hesaba ait banka hesap cüzdanı bulduk. | Open Subtitles | لشقتك ووجدنا دفتر حسابات بنكي مُخبأ في فتحة التهوية بالحمام (وتعقبناه إلى حساب في (مدريد |
James onları içeri alıyordu onlar da kendi Humvee'leriyle uyuşturucu saklanmış olanı değiştiriyordu. | Open Subtitles | اذن, "جيمس" سمح لهم بالدخول للمبنى, ثم سيبدلون الـ"همفي" التي مُخبأ بها مُخدرات بواحده من ما لديهم. |
Şatoda dedin ki, "O Gül'ün altında saklı. " | Open Subtitles | لقد قلت فى القصر *(إنه مُخبأ بأسفل (الورده* |
Sırrım bende saklı. | Open Subtitles | سَري مُخبأ داخلي. |
Bu dünyada saklı olmayan hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | كل ما بقي في العالم مُخبأ. -علينا إيجاده فحسب . |
saklı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | -لا، قال إنه مُخبأ |
"Gül'ün altında saklı." | Open Subtitles | *مُخبأ بأسفل الورده* |
O Gül'ün altında saklı. | Open Subtitles | إنه مُخبأ بأسفل (الورده) |
Gül'ün altında saklı. | Open Subtitles | إنه مُخبأ بأسفل (الورده) |
"O gülün altında saklı." | Open Subtitles | *(إنه مُخبأ أسفل (الورده* |
Shepherd'ın stokları ya çok iyi gizlenmiş ya da yanlış yerde arıyoruz. | Open Subtitles | يتواجد مخزون (شيبارد) إما مُخبأ بشكل جيد حقاً أو أننا نبجث في المكان الخاطيء |
gizlenmiş her şey. | Open Subtitles | كل شئ مُخبأ |
Şatoda, her şeyin saklanmış olduğu bir yerde. | Open Subtitles | فىالقلعة... حيث مُخبأ كل شييء ... |
İyi saklanmış ve dengesiz. | Open Subtitles | إنّه مُخبأ بعناية وغير مستقر، |