Zamanında eşek şakası olduğunu düşündüğüm şey sonradan hükümet için yıkıcı halk için tehlikeli bir hal aldı. | Open Subtitles | ما ظننتُ أنّها مُزحة آنذاك إتّضح أنّها مُدمّرة لحكومتنا وخطرة على عامّة الشعب. |
Geçmişle, yıkıcı olmayacak bir şekilde barışman gerek. | Open Subtitles | تحتَاج إلى صُنع السلام مع الماضي بطريقَة ليسَت مُدمّرة. |
Burada, Batı Amerika'da fırtınalar yıkıcı bir kuvvetle gelebilir. | Open Subtitles | يُمكنُ للعواصِف هُنا في الغرب .الأمريكي أن تضرِبَ بِقوةٍ مُدمّرة |
Açık bir sistemin sonuçları, yıkıcı olabilir. | Open Subtitles | عواقب وُجود نظام مفتوح ستكون مُدمّرة. |
Sonucun yıkıcı olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّ النتائج كانت مُدمّرة. |
Sırlar olmadan bir hayat yaşayan biri için keşfedecek çok fazla yıkıcı hakikât vardı çünkü biliyordum ki en kötüsü aramızdaki bozulan şeyleri tamir etmeye hazır olan bir adamdır. | Open Subtitles | يعيش حياة خالية من الأسرار، لذلك ليس هناك حقائق مُدمّرة يتوجّب اكتشافها، لأنّني أعرف الأسوأ مُسبقاً... |
Ve Walter'ın bilgisayarına yerleştirilen solucan çok yıkıcı, orijinal kod olmadan üstesinden gelmeye uğraşarak harika vakit geçiriyor. | Open Subtitles | وأنّ تلك الدودة التي زُرعت في حاسوب (والتر) مُدمّرة جداً، وبدون الكود الأصلي، فإنّه يُعاني من التخلّص منها. |
Seninle işim bitmedi, seni yuva yıkıcı pislik! | Open Subtitles | ! يا مُدمّرة البيوت اللعينة |
yıkıcı. | Open Subtitles | .إنها مُدمّرة |