Beyninizin dinlenip kendine gelmesi gerektiği sırada bilinçaltınız onu detaylı ve karmaşık bir alternatif gerçekliği göstermek için kullanıyor. | Open Subtitles | بينما عقلك يجب أن يرتاح، يُعيد الشحن فإن عقلك اللاواعي يستغل ذلك ليعيش واقعًا بديل مُفصّل ومُعقّد |
Çocuk, kendi çevresinin detaylı bir zihinsel modelini kurabiliyor. | Open Subtitles | الصغير, يستطيع خلق نموذج عقلي مُفصّل بما يُحيط به |
Arabanın detaylı tarifi gerekecek. | Open Subtitles | حسناً، سنحتاج إلى وصفٍ مُفصّل لتلك السيّارة. |
Ama yazdığı şeyler oldukça detaylı. | Open Subtitles | ولكن ما كَتَبه الشاهد.. مُفصّل جدًا. |
Sağ bileğinin içinde bir örümcek dövmesi var. - Epey detaylı. Başka bir şey var mı? | Open Subtitles | -ذلك مُفصّل للغاية، هل هُناك أيّ شيءٍ آخر؟ |
Doku kaybı, daha detaylı bir analize izin vermiyor ancak, saldıran squalus bu sularda bulunan normal bir squalustan daha büyük olmalı. | Open Subtitles | كمية فقدان الانسجة يَمْنعُ أيّ تحليل مُفصّل... على أية حال، المُهَاجَمَة يَجِبُ أَنْ تكُونَ أكبرَ... مِنْ أيّ وحوش طبيعية وَجدتْ في هذه المياهِ. |
Defterdeki portreler son derece detaylı. | Open Subtitles | الصور في sketchbook كَانتْ مُفصّل جداً، |