Babamın seni bu kadar özel bulmasında kesin bir bit yeniği vardır diye düşünürdüm. | Open Subtitles | ظننت دائماً أن الأمر غريب أن يعتبرك والدي مُميّزاً للغاية. |
Sorun değil. Aslına bakarsanız size özel bir şey hazırlayayım. | Open Subtitles | لا مشكلة، دعني أُعدُّ لكَ شيئاً مُميّزاً. |
Ailem hiçbir zaman bunun ne kadar özel bir yer olduğunu anlayamadı. | Open Subtitles | عائِلتي لم يدركوا أبداً كمّ كان مُميّزاً. |
- O geceyi özel olan neydi? | Open Subtitles | ما الذي كان مُميّزاً في تلك الليلة؟ |
Böyle güç bir durumda bile soğukkanlılığını koruyarak iki ihtimali de değerlendirip doğru seçimi yapabildin. Seni özel kılan da bu yanın. | Open Subtitles | "إنّكَ تمكنت في موقف بالغ الضيق من إبداع حلٍّ يخرجنا جميعاً من ضائقتنا، وهذا يجعلكَ مُميّزاً" |
Böyle güç bir durumda bile soğukkanlılığını koruyarak iki ihtimali de değerlendirip doğru seçimi yapabildin. Seni özel kılan da bu yanın. | Open Subtitles | "تمكّنتَ من تبيّن حلٍّ يُرضي الجميع في موقفٍ بالغ العُسرة، وهذا ما يجعلكَ مُميّزاً" |
Maurice Behar, bu gece için çok özel bir konuğumuz. | Open Subtitles | الليلة لدينا ضيفاً مُميّزاً, يُدعى " موريس بيهار " |
- Çok özel ve ucuz bir şey istiyorum. | Open Subtitles | أنا اريد شيئاً مُميّزاً للغاية ورخيص |
Peki seni özel kılan ne? | Open Subtitles | إذن... ماذا جعلك مُميّزاً للغاية؟ |
San Francisco Polisi'ne özel indirim yapıyoruz. | Open Subtitles | أوَتعلمان، إنّنا نُولّي شرطة (سان فرانسيسكو) خصماً مُميّزاً. |
Percy isminin özel olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | كان يعتقد أنّ اسم (بيرسي) كان شيئاً مُميّزاً. |