Tatlım, partiye gitmediğin için pişman olduğunu itiraf eder misin? | Open Subtitles | عزيزتى هل يمكنك الاعتراف بأنك نادمة على عدم الذهاب للحفل |
Yaptığımdan pişman olmadığımı söylemiyorum. Canımı yaktı ben de intikamımı aldım. | Open Subtitles | ولا أقول أنني نادمة علي ما فعلته، فقد جرحني، وأنا انتقمتُ. |
Bana sinirlenme. Eğer doğru olduğunu düşünseydim, pişman olmayacaktım. | Open Subtitles | لا تغضبي مني, لو كنت أرى الصواب في ما فعلته لما كنت نادمة الآن |
Eğer tanrının bağışlamasını istiyorsan, gerçekten üzgün olmalısın, ve tekrar aynı günahı işlemeyeceğine dair söz vermelisin. | Open Subtitles | إن كنتي تريدين مغفرة الله فيجب أن تكوني نادمة حقاً على فعلتك و يجب أن تعدي بألا ترتكبي هذا الإثم ثانيةً |
"Bu yüzden sana çok kızmıştım ama şimdi pişmanım çünkü senin tabiatın böyle." | Open Subtitles | غضبتُ منك كثيراً وقتها لكنّي نادمة على ذلك الآن لأن هذا طبيعتك وروحك |
Hatamı hatirlamadigim bir gün bile geçmiyor, ve büyük pişmanlık duyuyorum. | TED | لا يكاد يمر يوم إلا و يتم تذكيري بخطأي و أنا نادمة أشد الندم على ذلك الخطأ. |
Rikako sana söyledikleri için pişman olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ريكاكو قالت انها نادمة على كل شيء قالته لك |
pişman olduğum tek şey, o küçük salağın midesini deşip iç organlarıyla oynamamak canım. | Open Subtitles | الشىء الوحيد الذى نادمة من اجله هو عدم قطع فم هذا الداعر الصغير مثل السمكة وعمل خليط باعضائه |
Eve dönerken beni evlat edindiğine pişman mısın, diye sordum. | Open Subtitles | وعندما أخذتني في سيارتها، سألتها إن كانت نادمة على تبنيها لي |
Tanrım, benimle evlendiği için pişman olmalı. | Open Subtitles | يا إلهي .. من المؤكد أنها نادمة على هذا الزواج |
Bunu söylediğine pişman olacaksın bence. | Open Subtitles | أتري ، أراهنُ أنّكِ نادمة لقولكِ ذلك بالفعل. |
sana söylemem gereken bir şey var bu Abby'ye söyleyeceğim andı babasıyla pişman olduğum bir anlaşma yapmıştım ve affedilmek için yalvaracaktım fakat ona bakınca uzun bir süre sonra sahip olduğum en iyi arkadaşı kaybetme fikrinden dolayı yapamazdım evet bana ne diyecektin | Open Subtitles | هناك شي يجب ان اقوله وتلك كانت هي اللحظة التي اخبرت بها آبي انني عملت تعاقد مع والدها وانا نادمة جدا عليه |
Çünkü pişman olmadığın günahlar için günah çıkarırsan işte bu günahtır. | Open Subtitles | لأنك اذا اعترفت بأخطاء انتي لستي نادمة عليها -اذا تلك خطيئة |
Sen iyi bir adamsin,ve o da senin gitmene izin verdiği icin pişman olacak. | Open Subtitles | انت رجل لطيف وهي ستكون نادمة على اليوم الذي جعلتك تذهب بعيدا |
Evine git ona üzgün olduğunu söyle. | Open Subtitles | حسناً , إذهبي إلى منزله إخبريه بإنك نادمة حينها تستطيعين النوم لن تفيدك تلك الوسادة الغبية |
Bu günahların için gerçekten üzgün müsün? | Open Subtitles | و هل انتي بالفعل نادمة على هذه التصرفات؟ |
Gururumun kırık olduğunu ve üzgün olduğumu görebildiğini söyledi bu da vazgeçemeyeceğim anlamına geliyor. | Open Subtitles | لقد قالت بأنها تراني وكأني ذليلة ،بأنني كنتُ نادمة .مما يعني أنهُ لايُمكنني الإستسلام |
Bütün günahlarım için pişmanım. Seninkiler için de. | Open Subtitles | أنا نادمة على كل ذنوبي يا فينس وعلى ذنوبك أيضا |
Pek çok şeyden pişmanım ama listede bu yok. Teşekkürler beyler. | Open Subtitles | أنا نادمة حيال العديد من الأمور، لم يكن هذا أحدها. |
Bunu yaptığım an içimi pişmanlık kapladı, ama artık çok geçti. | Open Subtitles | وانا نادمة منذ تلك اللحظة لكن فات الاوان |
Aynı zamanda kahveni içmek için dikkatsizce yaklaştığını düşünmekten nedamet ediyorum. | Open Subtitles | أنا نادمة لأني فكرتُ أنكَ متهور بالطريقة التي تقترب بها من كوب قهوتكَ |
Onunla evlendiğin için pişmansın yani. | Open Subtitles | الأرجح أنك نادمة على الزواج منه. |
Lütfen ne söylenirse söylensin vicdanının izin verdiği kadar pişmanmış gibi görün. | Open Subtitles | ، مهما قد قيل ، أرجوك فلتكن سجيك نادمة |
Beni öyle öptüğünde belki de benimle evlendiğine o kadar da üzülmediğini düşündüm. | Open Subtitles | عندما قبلتني بتلك الطريقة ربما لم تكوني نادمة على زواجي |