Eğer iyi ve kötü arasında bir çatışma varsa denge gerekir. | Open Subtitles | كأي نزاع بين الخير و الشر يجب أن يكون هناك توازن |
Geçenlerde kendi halkıyla anlaşmazlık yaşadı ve anlaşmak için bizden yardım istedi. | Open Subtitles | هو مؤخراً دخل في نزاع مع رجاله واتضح لدينا لدينا الاعداد لصفقة |
Yeni okuluma adım attıktan kısa bir süre sonra, kızlar arasında büyük bir kavga koptu. | TED | بعد فترة قصيرة من التحاقي بالمدرسة الجديدة نشب نزاع حاد بين الفتيات. |
Sahiplik konusunda tartışma çıksa, ne yapacaktınız? | Open Subtitles | إذاً لو وقع نزاع بينكما، فكيف ستُثبتان ملكيته؟ |
Çantanın Boğuşma sırasında düştüğünü düşünüyorsun. | Open Subtitles | اعتقدت ان تلك الحقيبة قد فكت أثناء نزاع, |
Açıkçası çocuk kaçırılmamış. Gözetim kavgası yaşanmış. | Open Subtitles | على أية حال الطفلة لم تفقد في الواقع انه فقط نزاع حول رعايتها. |
Ön taraf ezildiği için tartışmaya başlamışsınız ve bir tornavidayla size saldırmış. | Open Subtitles | ودخلتم في نزاع حول رفرف الدراجة و قد هاجمك بمفك |
Kahve plantasyonlarında ve diğer... ...çatışma bölgelerinde çalışan... | TED | حيث يتم نقل الاطفال من مناطق نزاع اخرى للعمل في مزارع القهوة |
İşin sırrı "Biz"iz herhangi bir çatışma anında yapıcı bir rol oynayabilecek olan çatışmanın etrafını saran topluluk olarak biziz | TED | نحن الذين نتصرف نحن المجتمع المحيط بأي صراع يمكنه ان يلعب دوراً بناءاً في اي نزاع |
Aşk güdüsünün kendini bir erkekte çatışma halinde göstermesine sıkça rastlanır. | Open Subtitles | إن دافع الحب عند الرجل سريعاً ما يكشف عن نفسه على هيئة نزاع |
Bu gecenin amacı ulusların arasında anlaşmazlık yaratmaktı benim suikastçilerim arasında değil. | Open Subtitles | برنامج المساء , كان خلق نزاع بين الأمم . وليس مغتالي ّ |
Her kardeşlerin arasında olduğu gibi, ama bir anlaşmazlık değil. | Open Subtitles | هذه أمور تحصل بين الشقيقين لكن لم يتحوّل إلى نزاع |
Etrafında dolaşan yabancılar ya da anlaşmazlık yaşadığı birileri var mıydı? | Open Subtitles | هل هناك من كان يضايقها هل من جدل أو نزاع قد تعلمين عنه؟ |
Sonunda bu işi koca birgün boyunca kavga etmeden hallettik. | Open Subtitles | حسناً، أخيراً صنعناه معاً من خلال يوم كامل من دون نزاع |
Demek kavga ettilier, boğuştular bu da anevrizmayı tetikledi. | Open Subtitles | وتشاجرا كان هناك نزاع ما قد تسبب في تمدد الأوعية |
tartışma konusu olan gerçekler var ve var olmaya da devam ediyorlar. | Open Subtitles | الحقيقة هى موضع تساؤل و نزاع هنا وستستمر هكذا |
Hayır, hayır, hayır. Boğuşma olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | كلا, كلا, كلا لقد قلت لي بانه كان هناك نزاع |
Jessica ve Hardman arasında bir iktidar kavgası olduğunun farkında değil miyim sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بعد هذا أني لن أعلم بأن هناك نزاع ضخم يحدث بين جيسكا وهاردمان |
Eskiden beri, çocuklar tartışmaya başlayınca, parçalanıp incelenebilir eşyalar veriyorum. | Open Subtitles | من البداية عندما يهم الاولاد للدخول في نزاع اتدخل واعطيهم الاداة المناسبة |
Seni kaptan yaptı, böylece ikisinin arasında ego savaşı olmadı. Ne egosu? | Open Subtitles | أعطاك إشارة الكابتن لكي لا يحدث نزاع كبرياء بينهم |
Galmoral Fransızların işi bitirmesiyle Birleşmiş Milletlere döndü anti devletçi paralı askerler tarafından küçük bir darbe olarak başlayan bir ihtilaf şimdi burada kahramanlar olarak ünlendiler. | Open Subtitles | تمكنت القوات الفرنسية اليوم من السيطرة على جزيرة جيلمور بعد نزاع ما بين المرتزقة |
Bu yolda trajedi oldu, çekişme oldu fakat işler ciddiye binince, bu çocuklar öğrenme azminin nelere kadir olduğunu gösterdiler. | Open Subtitles | لقد حصلنا على , مأساة , نزاع لكن متى يكون الأمر هاماً, هؤلاء الأطفال أقاموا معاً عرضاً رائعاً لقوة التعلم |
Bir anlaşmazlığı belirleyebilme adına yardım için mahkemeye gitmek zorunda kalırsanız Allah yardımcınız olsun. Çünkü sırf bu iş 465 gününüzü alacaktır. | TED | وإذا اضطررتم ،لا سمح الله، الذهاب إلى المحكمة للحصول على المساعدة في تسوية نزاع تنفيذ العقد لأن العملية وحدها ستستغرق 465 يومًا. |
Aşiretleriniz arasında kan davası olmasın diye bugünden itibaren bir olduğunuzu ilan ediyorum. | Open Subtitles | لن يكون هناك نزاع بين قبيلتيكما هذا أمر ومن اليوم ستصبحون مقاطعة واحدة |
O ve oğlu kavgaya tutuşmuş ve oğlu onu ittirmiş. | Open Subtitles | .خاضت نزاع مع إبنها و قام بدفعها |