Enflasyondan sonra, a sıl petrol fiyatlarının ikiye ya da üçe katlandığını görebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع أن نرى أسعار النفط الحقيقية تضاعفت إلى مرتين أو ثلاثة بعد التضخم |
Sonrasında mikroskopla baktığımızda ufacık bir zehir damlası görebiliriz. | TED | ثم تحت المجهر نستطيع أن نرى ظهور قطرة صغيرة من السم. |
Çocukların neyle etkileştiklerini an be an görebiliyoruz. | TED | نستطيع أن نرى لحظة بلحظة ما الذي يجذب الأطفال. |
Bugün evrenin görülebilir sınırlarına kadar görebiliyoruz, zamanda geriye doğru, neredeyse Büyük Patlama'nın kendisine kadar. | TED | و نستطيع أن نرى إلى حدود الكون المستكشف. و نعود بالزمن إلى الوراء من خلال نظرتنا للكون، إلى لحظة الإنفجار الكبير. |
Atomlar, göremeyiz. Hiç kimse de göremeyecek. | TED | لا نستطيع أن نرى الذرات ولا أحد سيستطيع رؤيتها أبداً. |
Alanı görebilir miyiz Hey. | Open Subtitles | هذا رائع ، هل نستطيع أن نرى المكان؟ |
Durum şuydu ki: Bir ay orada olacaktık, ve ben hayvanların bize alışmasını istiyordum. Böylece onları rahatsız etmeden davranışlarını görebilirdik. | TED | ولكن الفكرة كانت على أساس أننا سنكون هناك لمدة شهر فقط وأردت من الحيوانات أن تتأقلم لوجودنا من أجل أن نستطيع أن نرى سلوكياتهم دون أن نزعجهم |
Maddeyi görebiliriz. Ama konunun, özün ne olduğunu göremeyiz. | TED | نستطيع رؤية المادة. لكننا لا نستطيع أن نرى ما هو الأمر. |
Benzer şekilde, ışıldayan nötron yıldızını yalnızca ışını bize dönükken görebiliriz. | Open Subtitles | .. بمعنى أننا لا نستطيع أن نرى النجم النيتروني إلا فى حالة أن شعاع الضوء يكون مُوجَّه نحونا |
Çok şey öğrenebiliriz. Nasıl öldürdüğünü bile görebiliriz. | Open Subtitles | سيقوم بتصرف أبعد مما هو عليه ولربما نستطيع أن نرى طريقته في القتل |
Burası oturma odası olacak böylece buradan bakıp, bizi ziyaret edecekleri görebiliriz. | Open Subtitles | هذه صالة الإستقبال ،من خلالها نستطيع أن نرى ...كل من يأتي لزيارتنا |
Bugün hava çok açık, kilometrelerce öteyi bile görebiliriz. | Open Subtitles | اليوم الجو صحو نستطيع أن نرى لأميال من هنا. |
Dünya'dan Güneş'in ancak sekiz dakika önceki halini görebiliriz. | Open Subtitles | من الأرض نستطيع أن نرى الشمس فقط كما كانت قبل ثمان دقائق |
Ve artık sadece kedi ve köpek görmenin yanı sıra, etrafta hareket edip birbirleriyle iletişimini de görebiliyoruz. | TED | والآن، بدلاً من مجرد رؤية ذلك القط والكلب، نستطيع أن نرى تحركاتهم وتفاعلهم تجاه بعضهم البعض. |
Şu an da bu dağın zirvesine kadar ki yolumuzu açıkca görebiliyoruz. | TED | نستطيع أن نرى طريقنا الآن واضحًا لقمة ذلك الجبل |
Collect Pond'u ve akıntıları sayısallaştırabiliyoruz ve şehrin bugünkü coğrafyasında aslında nerede olduklarını görebiliyoruz. | TED | نستطيع أن نرقمن بركة كولكت والجداول المائية، و نستطيع أن نرى بدقة موقعها الجغرافي في المدينة اليوم. |
Asla direkt göremeyiz, ışık geçirmezler. | TED | لن نستطيع أن نرى من خلالها ، أنها معتمة للضوء |
Aron'u buradan görebilir miyiz acaba? | Open Subtitles | أتسائل إذا كنا نستطيع أن نرى (آرون) من هنا |
Senin gördüğünü biz de görebilir miyiz? | Open Subtitles | -كيف لا نستطيع أن نرى ما رأيته أنت ؟ |
(Gülüşmeler) Bu modellerin hepsini topladığımız ve analiz ettiğimiz devasa büyüklükteki verilerde açıkça görebilirdik. | TED | (ضحك) نستطيع أن نرى بوضوح خلال كل هذه النماذج الحجم الهائل للبيانات التي جمعناها وحللناها. |