Ben profesyonel bir sporcuyum o da sarışın bir hava durumu sunucusu ama öyle bir şey değildi. | Open Subtitles | أنا رياضيّ مُحترف، هي مُذيعة نشرة جويّة شقراء، لكن لمْ يكن الأمر مثل ذلك. |
O zaman hepsi tam uyuyor. Öfkeli bir fabrika sahibi kendisini havaya zehir salmakla suçlayan idealist bir hava durumu sunucuyla karşı karşıya gelir. | Open Subtitles | مالك مصنع حاد الطبع يُواجه بواسطة مُذيعة نشرة جويّة مثاليّة التي تتهمه بضخ السم في الهواء. |
Bir hava durumu sunucu ve astım hastası birisi olarak Mandy hava kalitesinin insan üzerindeki solunum bozukluğuna olan etkisini anlayabilirdi. | Open Subtitles | حسناً، كمُذيعة نشرة جويّة وشخص يعاني من الربو، فإنّ (ماندي) تفهّمت تأثير نقاء الهواء على شخص لديه مرض تنفسي. |