Yani, hepsini çalarsan suçluluk hissedersin ama yarısını çalarsan hissetmezsin. | Open Subtitles | اذا انت تشعر بالذنب اذا اخذتها كلها ولكن نصفها لا |
yarısını bitki müzesini yeniden inşa etmek için verdim Çünkü bitki yetiştirmek için iyi bir alt yapımız yoktu. | TED | خصصت نصفها لآعادة بناء المعشبة , لآنه لم يكن لدينا بنى تحتية جيدة لنبدأ بالزراعة. |
Lisede bize öğretmeye çalıştıkları tüm o saçmalıklardan ancak yarısını öğrenebildim. | Open Subtitles | مع كل الترهات التي يحاولون تعليمنا إياها في الثانوية تخرجت بعد أن تعلمت نصفها |
Yarın işe ne giyeceğimi düşünüyorum. Eşyalarımın yarısı orada yarısı burada. | Open Subtitles | أفكّر ماذا أرتدي غداً فملابسي نصفها هنا و النصف الآخر هناك |
Şu an bu odada otururken doğduğunuz günden beri konuşulan 6000 dilin tamamen yarısı çocuklara öğretilmemektedir. | TED | في الوقت الحالي وبينما نجلس في هذه الغرفة من بين الـ:6000 لغة المحكية منذ ولادتنا نصفها بالتحديد لايتم تعليمها للأطفال |
Ve diğer bir karakter, yarı kadın, yarı çita -- benim atletlik yaşamıma ufak bir gönderme. | TED | هذه كانت شخصية ثانية , نصفها إمرأة والنصف الاخر فهد القليل من الإجلال لحياتي كرياضية |
Tamam, şeker surat, şimdi yarısını verebilirim... | Open Subtitles | حسنا أيها الوسيم، يمكنني إعطاؤك نصفها الآن. |
Bir yarısını gökleri yaratmak için, diğer yarısını Dünya'yı yaratmak için kullanır. | Open Subtitles | يستعمل نصفها لخلق السماء والنصف الآخر لخلق الأرض. |
Ama sen onu kaptın sadece yarısını yedin sonra diğer yarısını da köpeğe verdin. | Open Subtitles | ولكن انت اخذتيها واكلتي نصفها واعطيتي الباقي للكلب |
Diyor ki, eğer çalışmak istiyorsan güneye gidersin, ayda 80,000 Peseta kazanırsın, yarısını pansiyona verirsin ve kalanını da karına yollarsın. | Open Subtitles | فلتذهب الى الجنوب وتتحصل على 80000بيستاس شهرياً تصرف نصفها على السكن وتبعث بالباقي لزوجتك |
Kesilip duruyordu. yarısını anca duydum. | Open Subtitles | كانت متقطعة و مشوشة و بالكاد أستطعنا سماع نصفها |
yarısını bile anladığım yok, ama çok seviyorum. | Open Subtitles | ، انا لم افهم اكثر من نصفها لكنى فى المجمل احببتها |
Ve yine 2008'in sonlarında çekilen bu fotoğrafta yine aynı bölgenin yarısı bu kez karanlığa gömülmüş durumda çünkü güney yarımküre Ağustos'un başlarında ve sonunda kışı karşılıyacak. | TED | ورأينها مؤخرا في أواخر 2008 ها هي تلك المنطقة نصفها في الظلام لأن النصف الجنوبي يشهد بداية شهر أغسطس وتدريجيا الشتاء |
Motosikleti ile 100 milden fazla yol aldı ve bu yolun sadece yarısı düzdü. | Open Subtitles | لقد سافر على دراجة آلية لأكثر من مائة ميل نصفها صعود مباشر |
yarısı korku kaynaklı, diğer yarısı da sadece aptallık. | Open Subtitles | نصفها قائمة على الخوف، والنصف الآخر مجرّد غباء. |
Bu bitkilerin belki de yarısı dünya üzerinde sadece bu dağlarda yetişiyor. | Open Subtitles | لعلّ نصفها يتواجدُ فقط على هذه الجبال دون غيرها. |
Şekerli şeyleri kastediyorum. Ve şu yarısı çikolatalı olanları çok severim. | Open Subtitles | أقصد تلك التي عليها طبقة سكّروأريد رذاذ الشوكولا على نصفها وإن لم تجدي واحدة لديها رذاذ على نصفها |
İngiliz gavurları. En az yarısı kırılmış. | Open Subtitles | الأنذال البريطانيون نصفها مكسور على الأقل |
yarı uyduruk yarı gerçek bir sistem uyguluyor. | Open Subtitles | ان طريقة عمله نصفها هراء, ونصفها عمل حقيقى |
Dünyanın tamamındaki yüzey akıntılarının modellerine bakmak için uzaklaşırsanız bunların kuzey yarım kürede saat yönünde ve güney yarım kürede saat yönünün tersine seyahat eden, girdap adı verilen büyük döngüler oluşturduğunu göreceksiniz. | TED | ولو أنك نظرت من بعيد لترى أشكال التيارات السطحية حول الأرض، سترى أنها تشكل حلقات كبيرة تسمى دوامات، تتحرك باتجاه عقارب الساعة في نصف الكرة الأرضية الشمالي وبعكس عقارب الساعة في نصفها الجنوبي. |
O zamandan beri herkes diğer yarısından yoksundur. | TED | ومنذ ذلك الوقت، فقد كل شخص نصفه أو نصفها الآخر. |
Ama üzerine bir şey yapmak için ne paraları ne de niyetleri vardı kasaba da yarısına el koydu. | Open Subtitles | ولكنهم لم يملكوا المال الكافي او الرغبة بالبناء عليها لذا استحوذت البلدة على نصفها |
Bunların Yarısının etiketi bile yok. | Open Subtitles | نصف هذه ليست عليها بطاقات تعريف ولا يمكنني قراءة نصفها على أي حال |